AŞK'A DAİR......


Aşkın kalbi, kalbin aşkı
İlk günkü gibi duran ne var ki? Kâinat ilk patlamadaki gibi sabit mi duruyor?
Çekirdek hep çekirdek mi? Yeni doğan çocuk, devamlı doğduğu gibi mi duruyor?
Her şey bir başlangıçla başlıyor; evirile-çevrile nice değişimlerden geçiyor,
sonunda kendi mecrasına dökülüyor.
İlk bakış, ilk heyecan, ilk aşk… Son aşk, son heyecan, son bakış değil…
“An” ların akışında değişir günler, aylar, aşklar…
Bir mevsimlik de olsa bir aşk, kaç mevsim yaşanır içinde? Parlar, solar, sonlanır…
Kalmışsa küllerin altında sevgi korları, ısıtır yürekleri…
Aşkın alev yakıcılığı yalandan yalar geçer…
Sağlamdır kalbin köklerine inen sevgi…
Sevgi, sevgili diye sayıklıyoruz da anlayamıyoruz sevgili sevgiyi…
Aklımız gözümüze indiğinden ölçmek, biçmek, saymakla somutlaştırmak istiyoruz onu…
Saf sevgi Kaf dağının ardında… Sınanmadan gidilmez oraya…
Aşk denizinden geçilir, kıskançlık vadisi aşılır,
ayrılık gölü atlanır varılır dağın ardına; bir sen varsındır, bir de sevgi…
Varlığın yokluğunda erişilir sevginin her zerresine…
Âlem yeniden o zerrelerle kurulur…
Kâinatın kalbi sevgiyle atar; yıldızlar şehri ayinle şenlenir,
güneşler gökkuşağı ile güler,
aylar aydınlatır, denizler coşkuyla dalgalanır,
yunusların şarkılarına eşlik eder kuşlar ağaçlar…
Yüreğinin derinliğindeki sevgiyi, evrenin enginliğindeki
sevgiyle buluşturan sevgiyi anlamıştır. O ince çizgide yürüyene her an,
her şey sevgilidir; aşk gizemsiz, düşmanlık görecelidir…
Kalpte bir şey bulunur; sevginin kalbinde sevgiden başka sevgili yoktur…
Karşılık beklemeden sever kalbi seven…
Yılda bir güne indirgemez onu; ayın on dördünden daha parlaktır sevgi sevgisi,
bütün geceleri ışıtır…
Aşk değişir sevgiye dönüşür, sevgi de şefkate… Aşk, sevgiden geçip şefkate dökülüyorsa mecrasını bulmuş demektir… Aşkı aşan, sevginin kollarında şefkate kavuşur…
Olduğu gibi sevmek ve kabullenmektir sevgili şefkat…
Bütün güzelliklere güzellikle cevap verebilmektir, kimde ve nerede olursa olsun…
Bir günlük tüketime indirgenen sevgi ne kadar anlaşılır ki?
Hızlı değişim sevgiyi tüketti, aşkı harcadı, şefkati anlaşılmaz kıldı…
Anlamak ve anlaşmak hayatın en anlamlı alış verişi…
Bol sıfırlı tüketimle ne aşk anlatılır, ne sevgi, ne de şefkat…
Yüreğin derinliklerinden gözlerin enginliğinde hissedilen bir bakış,
bir görüştür sevgi; gözlerden yine gönüllere akar sessizce…
Kısık bir sesle dudaklardan dökülür: “seni seviyorum.”
Her anda, her günde parlaktır sevgiyle beslenen şefkat…
Zaman tükenir sevginin derinliğine, şefkatin yüceliğine erişilmez…
İnsan ömrü az, fakat sevgi kabı kalbi,
bütün kâinatı bütün zamanlarıyla yutsa yine doymaz…
Yıldızlardan taç yapsanız da kalbin sonsuzluk sevgisini söndüremezsiniz…
Aşkın kalbi sevgi, kalbin aşkı sonsuzluk…
Kâinatın kalbine yansıyansa sevgili şefkat…
Bir diyeceğim var sevgili sevgime; seni seviyorum
ve bir dileğim var senden;
hayat maceram şefkatli kollarında sonlansın…
Doğuşum, değişimim, dönüşümüm senle ve sonsuzlukla olsun…

(Alıntıdır)

0 Comments: