YAZILDIĞI GİBİ OKUNMUYOR AŞK… - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

19 Mayıs 2010

YAZILDIĞI GİBİ OKUNMUYOR AŞK…


Anladım ki: herkesin kendine göre bir boşluğu var,
Anladım ki her boşluk bir başkasınınki ile dolar

Usta birer katiliz hedefini şaşırmayan. birbirimizi öldürüp duruyoruz günlerdir.

Başka bir gezegendeyiz. Düştüğümüz yeryüzü hüzün. Ayın rengi soluyor. Yeni bir yangınla uyanıyor gece. Aklımın duvarlarına dokunuyo...rum. Burukluğunu solu...yor nefes nefese kalbim. Yerini değiştiriyorum sürekli, bir çarşaf gibi katlıyorum özenle.
Peşine düşeli tam yirmi gün olmuş.


Odadan odaya dolaşıyorum. Uyuduğumuz yatağın kıvrımlarında. dalgın dalgın topraklarımızı seyrediyorum...


Söylesene, sevip mi özledik, özledikçe mi sevdik!
Ne alıngan bir tanıklık bu!
Günler geçiyor; kapaklanıyorum içime. bir kurt sürüsü uluyor, ısırdı ısıracak saçlarımdan! uykum geliyor, yatağa uzanıyorum çürüğe çıkarılmış bir silah sanki ismim.
kanayıp duruyorum...

Sevdiğim dört kitap başucumda. uykusuzluğum tanıktır biri senin isminle başlıyor.
kimliksiz uyanıyorum geceden, odadan çıkarken yüzümü değiştiriyorum…
İşe giden insanlar gibi hayattan vazgeçmiş bir edayla yürüyorum caddelerde. sanki baktığın her yerdeyim. kan sızıyor yürüdüğüm yollara...
Ne babanın adını bilirim, ne bacama konan martıların ölüm tarihini. davacıyım artık kendimden.
Son sözüm dinamit kuyusu olacak.

SAKIN...

Beş gün oldu cam kenarında uyuyorum. Nefesim buz kalıbı. çıplak tenim
Ahşabı sarmalıyor, içimde kullanılmamış bir bıçak savruluyor. elimi uzatsam dikenli tel sesin. günlerimi sürüklüyor sahte bir hevesle güneş, uyudukça hastalık kuruluyor gölgemle hayat arasına. sesimi kilitliyorum çekmecelere. telefonlar çalıyor sürekli.

Ölmüş bir görüntü var aklımda, duvarların serinliğine ismini kazıyorum...

Bedenimi uyanık tutan ne varsa sulara gömüyorum. anlıyorum ki ancak bir acı uyanık tutabilir bizi.

YAZILDIĞI GİBİ OKUNMUYOR AŞK...( KAHRAMAN TAZEOĞLU )
Bir açıklama ekle
Anladım ki: herkesin kendine göre bir boşluğu var,
Anladım ki her boşluk bir başkasınınki ile dolar

Usta birer katiliz hedefini şaşırmayan. birbirimizi öldürüp duruyoruz günlerdir.

Başka bir gezegendeyiz. Düştüğümüz yeryüzü hüzün. Ayın rengi soluyor. Yeni bir yangınla uyanıyor gece. Aklımın duvarlarına dokunuyo...rum. Burukluğunu soluyor nefes nefese kalbim. Yerini değiştiriyorum sürekli, bir çarşaf gibi katlıyorum özenle.
Peşine düşeli tam yirmi gün olmuş.


Odadan odaya dolaşıyorum. Uyuduğumuz yatağın kıvrımlarında. dalgın dalgın topraklarımızı seyrediyorum...


Söylesene, sevip mi özledik, özledikçe mi sevdik!
Ne alıngan bir tanıklık bu!
Günler geçiyor; kapaklanıyorum içime. bir kurt sürüsü uluyor, ısırdı ısıracak saçlarımdan! uykum geliyor, yatağa uzanıyorum çürüğe çıkarılmış bir silah sanki ismim.
kanayıp duruyorum...

Sevdiğim dört kitap başucumda. uykusuzluğum tanıktır biri senin isminle başlıyor.
kimliksiz uyanıyorum geceden, odadan çıkarken yüzümü değiştiriyorum…
İşe giden insanlar gibi hayattan vazgeçmiş bir edayla yürüyorum caddelerde. sanki baktığın her yerdeyim. kan sızıyor yürüdüğüm yollara...
Ne babanın adını bilirim, ne bacama konan martıların ölüm tarihini. davacıyım artık kendimden.
Son sözüm dinamit kuyusu olacak.

SAKIN...

Beş gün oldu cam kenarında uyuyorum. Nefesim buz kalıbı. çıplak tenim
Ahşabı sarmalıyor, içimde kullanılmamış bir bıçak savruluyor. elimi uzatsam dikenli tel sesin. günlerimi sürüklüyor sahte bir hevesle güneş, uyudukça hastalık kuruluyor gölgemle hayat arasına. sesimi kilitliyorum çekmecelere. telefonlar çalıyor sürekli.

Ölmüş bir görüntü var aklımda, duvarların serinliğine ismini kazıyorum...

Bedenimi uyanık tutan ne varsa sulara gömüyorum. anlıyorum ki ancak bir acı uyanık tutabilir bizi.

KAHRAMAN TAZEOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum