CAM KENT



“… Nihayet söyleyeceklerimizi söyleyebilecek bir dil. Çünkü bizim kelimelerimiz dünyaya denk düşmüyor. Nesneler bir bütünken, kelimelerimizin onları ifade edebileceğine dair güvenimiz tamdı. Ama bu şeyler yavaş yavaş parçalara ayrıldı, paramparça olup kaosa düştü. Yine de kelimelerimiz aynı kaldı. Kendilerini yeni hakikate uyduramadılar. Bu yüzden gördüğümüz şey hakkında ne zaman konuşmaya çalışsak, yanlış konuşuyoruz, temsil etmeye çalıştığımız şeyin kendisini çarpıtıyoruz. … Bir şey işlevini artık yerine getirmezse ne olur? Hala o şey midir, yoksa başka bir şey mi olmuştur? Şemsiyeden kumaşı yırtıp atarsanız şemsiye hala şemsiye midir? … Kullandığımız kelimelerdeki değişim mevhumunu kabul etmeye başlamazsak, kaybolmaya devam edeceğiz. …” s.86–87
“… Bir şeyden deliler gibi nefret edebilmen için bir yanının onu sevmesi de gerekir. …” s.108

“… Gece ve gündüz göreceli iki terimden başka neydi ki; mutlak bir durumu anlatmıyordu. Herhangi bir zamanda her zaman ikisi de mevcuttu. Bunu bilmeyişimizin tek nedeni de aynı anda iki yerde birden olamayışımızdı. …” s:138



Cam Kent / Paul Auster


0 Comments: