AŞK GAZELİ…



"Ululukta değildir aşk, hünerde değildir. Bilgide değildir, hem defterde değildir. Kitap sayfalarında hele hiç değil. Halkın dedikodusu da olamaz âşıkların yolu...
Dalı sonsuzluktadır aşkın, kökü ilksizliktedir. Ne arşa dayanır bu ağaç, ne toprağa. Bir gövdesi yok ki gövdeye dayansın.

Aşk gelince aklı koyduk rafa, heva ve hevesi falakaya yatırdık...Akla ve ahlaka yaraşır şey değil çünkü şu kendini beğenmişlik.

Hani ey aşık, hani özlem çekiyorsun ya Sevgili'ye! Bil ki Sevgili'dendir özlemin özü. Odur asıl sana özlem duyan. Çünkü o tutuşturmayınca alevi, kimsede olmaz ateş(ve aşk ateşi önce sevilene, ondan sevene düşer).

Deniz yolcusuna ya korku, ya umut tahtasıdır gemi.Yolcu da, tahta da yok olunca ne kalır ki yokluktan başka!..

Bir tahta parçasına verdinse gönlünü, boğulmaktan korkarak, yol eri değilsin sen. Belki aslına isyan eden bir isyancı!..

Bir şerbet sun bana canlar bağışlayan dudağından da şifa bulayım derhal. Hastaya bundan daha etkili ilaç mı bulunur?

Sustum! Bir harf bile söylememin imkanı yok yoklukta artık. Aslı olmayan sözlerdir çünkü hep dilimde, gerçek değil surettir hep...Cana eziyetten başka bir şey vermez ki söylesem!..

Sustum! çünkü hadden aşkın olacak söz, kabından taşacak...Ne kulaklarda onu anlayacak bir kudret var oysa; ne anlayışında ona uygun bir kabiliyet!..”



İskender PALA –Mevlana