Aşk, yerine göre yol olur yürünür, yerine göre iman olur
uyulur.
Bazen ateş olup yakar, bazen deniz olup boğar.
Sultan olur ülke yönetir, şarap olur sarhoş eder.
At olup koşar, kuş olup uçar.
Hazine olur viran gönüllerde saklanır, kimya olur hakir
toprakları altına dönüştürür.
Sır olur saklanır, gonca olur açılır.
Gül bahçesi olur kokusuyla âşıkları mest eder, güneş olur
âşıklarının ümit
meyvelerini olgunlaştırır.
Aşk olunca...
İSKENDER PALA YAZILARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İSKENDER PALA YAZILARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
04 Mart 2013
04 Şubat 2013
Bütün aşk hikâyelerinin en unutulmaz en heyecan verici
sahnesi, sevenin sevgiliye ilk baktığı andır şüphesiz. Daha doğrusu, onun
yüzünü ilk gördüğü vakit. Âşıktaki içsel değişimin başladığı an, gözün
sevgiliye ilk takıldığı saniye dilimidir ve aşığın bütün biyografisi, bu “ilk
bakışın öncesi ve sonrası”ndan ibarettir. Kalpte ateşin yükselmesi, aklın ve
sabrın ateşe düşmesi o ilk bakış ile başlar. Kılıcın kınından sıyrılması yahut
okun yaydan...
08 Kasım 2012
"Eğer sevgiliden başkasına söyleyemeyecek şeylere sahip olunmuşsa aşk kapıda demektir. Bu durumda sevgilinin sözünü can kulağıyla dinlemek,ileri sürdüğü her şeyden dolayı hayret etmek,saçma sapan hatta yalan şeyler bile konuşsa ona hak vermek,haksız olduğu zamanlarda bile onu doğrulamak,ne yaparsa,ne derse peşini sürmek hep aşkın halleridir. Hatta birbiriyle çelişkili durumlar bile bu aşk için söz konusudur. Ayrılık acısının âşıka hoş gelmesi,zamanla...
30 Eylül 2012
Güzele, güzelliğe, gülümsemeye, sanata, estetiğe giriş
kapısı bırakmayan bir kaos koşturmacası. Bir an durup nefes alamaz hale
getirmiş planlar, ihtiraslar... Sanki çevremizi kuşatmış, çengellerini
eteğimize takmış, bütün yürüyüşlerimizi yavaşlatan, bütün hedefleri öteleyen ve
erteleyen bir karabasan. Adına hayat diyoruz.
Bir filmden bir replik hatırlıyorum; "Bir sırt çantası
edinin ve sahip olduğunuz her şeyi onun içine koyup yaşayın!" diyordu.
Doğrusu...
20 Mayıs 2012
Sevda-yı dildârdan gönül usandı / Güzelim cefadan niçin usanmaz / Demek ki üftadem odlara yandı / Hak'tan haya kılmaz kuldan utanmaz / Dertli_______________________________________
Yalnızca iyilik getirendir o; yalnızca sevgi biriktirendir... Kat kat şimdilik; dosya dosya güzelliktir hem... Elimizden tuttu mu bir kez yükseltir yükselttikçe kişiliğimizi de yüceltir yüceltilecek kadar... Haya hayatın güzelliği...
''El-haya ve'l-edeb!'' der eskiler;...
24 Ocak 2012
‘’Aşkın sebepleri arasında en inanılmaz olanı belki de rüyada görüp aşık olmaktı. İnsan sevgiliyi rüyada her vakit görür ama rüyada yalnızca bir kez gördüğü birine acaba sevgili der mi? Bunlar olsa olsa Hüsrev ile Şirin, Vamık ile Azra hikâyelerinde olur. Gönlün, hiç mevcut olmayan birine tutulması sanki hiç gerçeği olmayan bir şeyle geçim sağlamak gibi değil midir? Birisi hiç görmediği ve asla göremeyeceği bir güzeli sevdiğini söylerse herhalde...
24 Aralık 2011
Aşk derdidir cihanda âşıka maksûd olanVasl-ı dilberdir hemîn bu dâr-ı dünyâdan murâd
Cihanda âşıka gereken şey, aşk derdidir.
Nitekim bu dünya evinden maksat da dilber sevmektir(sevgiliye vuslat)
-Avnî-
Aşk sayesindedir ki insan, ebedîlik kazanır ve lamekâna erer. Ancak bu yol çok çetindir.
Aşk, yerine göre yol olur yürünür, yerine göre iman olur uyulur. Bazen ateş olup yakar, bazen deniz olup boğar. Sultan olur ülke yönetir, şarap olur sarhoş...
25 Haziran 2011
Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
Beytin anlamı ilk okunuşa göre “Ey derdinin yarasını merheme âşina etmeyen (yaraya merhem sürmeyen) sevgili; gama âşina olan biri, elbette aşkının yabancısı değildir.”şeklinde, ikinci okuyuşa göre de bunun tam tersi sayılan“Ey derdinin yarasını merheme âşina etmeyen sevgili; aşkının yabancısı olan biri, gamın ne olduğunu biliyor sayılmaz.” şeklinde anlaşılır. Nâilî, ikinci...
15 Ocak 2011
Bilirim. her gün… doğmadan kızıllığına yazar adını.. Bilirim her martı dokunmadan denize Kendi dilince tekrarlar duanı.. Ve her gül açmadan kollarını Bu dünyaya Senin kokunu bular yüreğine.. Bilirim düşmez güneş Toprağın hiçbir zerresine… Hatırlamadan seni… Bilirim seversin sen seni seveni…. Ey beni en çok sevenin en sevdiği… Ey gönlümdeki sevgiye bengisuyunu, okyanus diyarından yudum yudum damlatan… Kar suları yıkarken ruhumu, ılık bir yağmur damlasının...
29 Aralık 2010
"Ululukta değildir aşk, hünerde değildir. Bilgide değildir, hem defterde değildir. Kitap sayfalarında hele hiç değil. Halkın dedikodusu da olamaz âşıkların yolu...Dalı sonsuzluktadır aşkın, kökü ilksizliktedir. Ne arşa dayanır bu ağaç, ne toprağa. Bir gövdesi yok ki gövdeye dayansın.
Aşk gelince aklı koyduk rafa, heva ve hevesi falakaya yatırdık...Akla ve ahlaka yaraşır şey değil çünkü şu kendini beğenmişlik.
Hani ey aşık, hani özlem çekiyorsun...
07 Aralık 2010
Dinle! Ayrılıklardan nasıl şikayet etmede şu ney, ve nasıl anlatmada ayrılıkları, dinle:
"Erkek - kadın herkes ağlayıp inliyor feryadımdan; ağlayıp inliyor herkes beni kamışlıktan kestikleri gün başladığım feryadımdan...Özlemimi açmaya bir kalp istemedeyim oysa ben, ayrılıktan parça parça olmuş, beni anlayacak bir kalp istemedeyim. Hani vuslat zamanını arar ya aslından uzak düşmüş kişi, durmadan aslını arar ya hani!..Her toplulukta ağladığım...
22 Kasım 2010
Derler ki:"Sevgi, ruhlar arasındaki benzeşmeden dolayı oluşan imtizac ve kaynaşmadan ibarettir. Nitekim bir suyu diğer bir suya karıştırınca birbirinden ayıklamak imkansızdır. Bu nedenle iki şahıs arasındaki sevgi öyle bir noktaya varmaktadır ki, birisi diğerinin acısını duyar olur; onun haberi olmadan yakalandığı hastalığa yakalanır."
Sevgi aynı kaderi paylaşmaktır. Öyle bir paylaşma ki iki tarafın kalbine huzur ve ferahlık getirsin; hastalıklara...
09 Ekim 2010
Bir hikaye anlatalım ve sükût edelim:
Leyla’ya sormuşlardı hani bir gün, "Sen mi Kays’ı daha çok sevdin; yoksa o mu seni?"diye. "Elbette ben onu daha çok sevdim!" demişti Leyla, Kays adını duyar duymaz gözünden yaşlar boşanarak, "Elbette ben onu daha çok sevdim!" "Nedir delilin, nasıl ispat edersin onu daha çok sevdiğini, üstelik o senin için çılgınlığa varmış, aklını yitirmiş mecnun olmuşken?" O vakit Leyla ağlayarak:
"Dostlar!.."demişti, "sırdır...
03 Ekim 2010
Aşk!.. Tıpkı nefes gibi, zaman gibi, güzellik gibi... Hep var ve ebedi var olacak. Çünki kaynağı ezelidir onun. "Canlar canını bulan"dır elbette "Bu canıma yağma olsun" diyebilen. Bestami Hazretlerinin diliyle: "O, aramakla bul...unmaz; ancak bulanlar, yine de arayanlar"dır elbet.Yunus Emre bir aşk adamı, bütün çağların en muhteşem aşıklarının ser-halkası. Allah aşkına tutulmuş, sonra da o ummanlara sığmayan aşkını insanlar için coşturup taşırmış,...
24 Ağustos 2010
Bir gece pervaneler dernek olmuş, bir mumu nasıl bulabileceklerini tartışıyorlardı. İçlerinden biri önerdi: ''Hepimiz birden gidip niye yorulalım ki, birimiz gidip mum bulsun, sonra gelip bize haber versin.''
Öyle yaptılar. Seçtikleri pervane hayli gittikten sonra uzakta bir köşk gördü, içinde de parlak yanan bir mum vardı. Sevinçle geri dönüp arkadaşlarına mumun ne olduğunu, nasıl olduğunu bire bin katarak anlatmaya başladı.Yaşlı bir pervane vardı...
09 Ağustos 2010
Bir zamanlar adamın biri derdinden ağlayıp sızlanıyormuş. Ünlü şeyhlerden Şibli onun halini görmüş, ağlamasının sebebini sormuş.İşte cevap: “Güzelliği canıma can katan, ömrümü arttıran bir sevgilim vardı. Geçenlerde öldü, şimdi ayrılığı beni de öldürüyor”.“Mademki sevgilinin hasretiyle yanıp tutuşuyorsun, demiş Şibli, o halde yeni bir sevgili bul kendine.Ama dikkat et, bu sefer âşık olduğun sevgili ölenlerden olmasın.”
İSKENDER PALA -AŞKN...
01 Mayıs 2010
Sevgili!..Aşkın şiirini yazmak isterdim sana; sana aşkı şiir ile yazmak isterdim... Aşkı seninle ta...nımlamak ister, aşkı sende tanmak isterdim. Ay ikiye bölündüğünde yanında olmak isterdim.Sevgili!..Şimdi senden uzakta aşk şudur diyebilsem eğer, son defa kendimi ve ilk defa okuyucumu kadırmış olacağım. Bildim dediğim bir aldanıştır çünkü o, duydum dediğim bir yanıştır. Şimdi ayın, şın ve kaf'ları çıkardılar elifbelerden de sensizliğin mektebinde...
06 Eylül 2009
Aşkın sebepleri arasında en inanılmaz olanı belki de rüyada görüp âşık olmaktır. İnsan sevgiliyi rüyada her vakit görür ama rüyada yalnızca bir kez gördüğü birine sevgili der mi?Bunlar olsa olsa Hüsrev ile Şirin, Vamık ile Azra hikâyelerinde olur. Gönlün, hiç mevcut olmayan birine tutulması, sanki hiç gerçeği olmayan bir şeyle geçim sağlamak gibi değil midir? Birisi hiç görmediği ve asla göremeyeceği bir güzeli sevdiğini söylerse herhalde aklından...