DİNLE !...



 
Dinle! Ayrılıklardan nasıl şikayet etmede şu ney, ve nasıl anlatmada ayrılıkları, dinle:

"Erkek - kadın herkes ağlayıp inliyor feryadımdan; ağlayıp inliyor herkes beni kamışlıktan kestikleri gün başladığım feryadımdan...
Özlemimi açmaya bir kalp istemedeyim oysa ben, ayrılıktan parça parça olmuş, beni anlayacak bir kalp istemedeyim. Hani vuslat zamanını arar ya aslından uzak düşmüş kişi, durmadan aslını arar ya hani!..
Her toplulukta ağladığım bu yüzden benim, her yerde inlediğim bu yüzden. İyilerle dost olmam da, kötülerle oturup kalkmam da bu yüzden. Herkes dostum oluyordu zannımca benim, kendine yakın buluyordu çokları. Ne çare, araştırmadı kimsecikler içimdeki sırları, ve kimse anlamadı ayrılıktan şikayetimi...
Oysa Sırlarım Çığlıklarımdan Hiç de Uzak Değildir Benim!
Keskin bakan görür, ve dikkatle dinleyen duyar onları. Yazık, yazık ki her gözde yok o nur, her kulakta yok o dikkat!.. Gizli değildir elbette ten candan; ve can tenden gizli değildir. Lakin canı görmek için izin çıkmadı kimseye...
Hava değildir neyden çıkan bu ses, ateştir söyledikleri, nefes nefes ateştir. Ve yok olsun her kimde yoksa bu ateş! Bir aşk ateşidir içini yakan neyin; hani bir aşk coşkusu gibi içine düşen meyin!..
Sevgiliden ayrı düşmüşü teselli eder bir ney, yoldaş olur ve musiki perdeleriyle yırtar aşığın sır perdelerini, sırdaş olur. Kim gördü ney gibi hem zehir hem tiryaki, hem dert hem derman başı? Kim gördü ney gibi hem özlemde, hem sarmaş dolaşı?
Kanla dolu yoldan bahsetmede hep ney; aşk yolunun, Mecnun'un gittiği yolun öykülerini dillendirmede hep. Hani akılsızdır ya sırdaş olan akla, hani zordur ya müşteri bulmak kulaktan gayrı dile; işte o haldeyiz ki zaman erimede üzüntümüzden bizim; anlar yolunu şaşırmada... Ve günler yanışlara yoldaş durmada.
Geçip gidiyorsa varsın geçsin günler; korkumuz yok ondan... Ey temiz yaratılışın biriciği, hemen sen yanımızda kal yeter! Günler uzadıkça uzadı nasibi olmayan için, ve suya kandı balık dışında her şey. (Bencileyin, bir balık kaldı susuz)

Pişkinin halinden ne anlasın ki ham...

Öyleyse sözü kısa kesmek gerek vesselam!..."



İskender Pala
(Mesnevi I - B, 1 - 18 / Mevlana)