SOL YANIM ACIYOR !...


Sol yanım acıyor bu akşam !
Şiddetini ölçemediğim ve artçı sarsıntılarla devam edegelen bir ayrılık arifesinde gönlüm…
Artık ne kaybetmekten korktuğum bir sevdam ve ne de adını hatırlayamamaktan muzdarip olacağım bir sevdiğim var…

Hayat ne garip aslında. Yaşamak istediğin birçok şey oluyor ve ne gariptir ki istediğin zaman yaşayamıyorsun bunları da..Yaşamak istediğinde ise ya çok erken oluyor ya da çoktan geç kalmış. Gerçi hoş ikisinde de bir şey fark etmiyor aslında; yaşayamadıktan sonra…Bazen yüreğimde kelebeklerin uçuştuğunu hissettiğim zamanlar oluyor ve biliyorum ki kelebeklerin ömrü çok kısa olur; bu yüzden midir bilinmez ama benim de gönlümde ki hisler bir kelebek ömrünce sürüyor. Bazen de umutsuzluk yolculuğuna çıkıp yalnızlığımı daha çok sevesim ve ona daha bir sıkı sıkı sarılasım geliyor ve diyorum ki kendime; böylesi daha iyi. Ne seni üzecek biri var hayatında, ne de üzüleceğin bir sevdan başında. Biraz rahatlar gibi olsa da içim ya sonrası diyorum ! Sonrası mağlum işte. Yine başladığım yerdeyim; değişen bir şey yok. Her şey eskisi gibi yerli yerinde… Kalbimi kontrol ediyorum o da yerinde. Demek ki kaybım yok bu depremde. Sarsıntılar ara ara yoklasa da göz yaşlarımla beni onlarda sona erecek nasılsa bir müddet sonra. Ve ben yine eskisi gibi kozasından henüz çıkmaya hazırlanan bir kelebek misali başka umutların peşine düşmek için doğacağım yeniden… Belki yine yara alacağım, terk edileceğim, ağlayacağım ama hiçbir vakit sevginin karşısında yenilmeyeceğim…

Ve sen anlamadın ya beni artık önemi yok hiçbir şeyin…Şimdi benim için sen de herkes gibisin. Ne senden öncesi ve ne de senden sonrası diye bir şey olmayacak hayatımda. Ne gözlerin, ne ellerin ve ne de adın kalacak senden yadigar. Hepsini unuttum bak, hatırlamıyorum sana ait hiçbir şeyi. Sen diye biri var mıydı bilmiyorum inan. Şaşırdın değil mi, beklemiyordun oysa benden böyle bir şeyi. Senin için yas tutacağımı düşünmüştün belki de. Beklediğin gibi olmadı biliyorum ama sen beni tanımıyorsun daha. Benim ne kadar güçlü olduğumu bilmiyorsun. Ben senin gibi kaç sevdadan döndüm yarı yoldan. Senin ki ise bir kıvılcımdı gelip geçti işte öylesine. Yakmadı bile inan yüreğimi. Yaksaydı duramazdım böyle. Bu kadar rahat olamazdım, böylesine şeyler söyleyemezdim ardından. Yollarımız ayrılıyor artık, buraya kadarmış. Dünya küçük belki günün birinde bir yerde karşılaşırsak seninle, gözlerinden tanıyacağım seni. Çünkü bir tek gözlerini sevmiştim, bir tek onlara inanmıştım ben… Sana baktıkça kendimi görüyordum onlarda. Sıcaktı, sevgi doluydu ve bazen de yaramaz bir çocuk edasındaydı. O yüzden tek istediğim senden gözlerini alma benden. Gözlerin bir tek hatıra olarak kalsın ve ne vakit aklına düşersem, gözlerime bak sende. Kim bilir belki de kendinden bir iz bulursun ve hatırlarsın mazide bıraktığın beni de…
Şimdi veda vakti ve artık son satırlar sana yazacağım. Ne zaman ki dara düşersin, bir dost sesi duymak istersin; o vakit ara beni. Belki iki sevgili olamadık seninle ama iki dost olmayı başarabiliriz kimbilir.. Ve günün birinde karşılaşırsak herhangi bir yerde ve gözümden akan iki damla yaş görüp de üzülürsen şayet sakın ola düşüp de bir hataya üzülme!. İnan seni unutamadığım için akmayacaktır göz yaşlarım, mutlaka toz kaçmıştır ondan olacak derim şimdiden sana… Ve beni unutmamış diye düşünüp sevinme bir şeyler beklemek için... Köprünün altından çok sular geçti, izleri çoktan sildi, tıpkı seni de sildiği gibi. Bir çizik daha attım hayata. Sil baştan yaşamak olsa da her şeyi ardıma bakmadan gidiyorum işte, başka baharlar da açmak üzere…Hoşcakal. Hoşcakal tomurcuk kokulu sevdam, sevdiğim…



Mehpare ÖĞÜT
Denemeler