KENDİNİ SAVUNAN İNSAN

Sevmek, insanın sevme gücünün bir anlatımıdır. Birisini sevmek, bu gücün bir kişi ile ilgi içinde gerçekleşmesi ve ‘insanın dünyada sevebileceği bir tek kişi bulunduğu ve o kişiye rastlamanın yaşamdaki en büyük şans olduğu’ görüşü doğru değildir. Böyle birisine rastlandığı zaman ona duyulan sevgi sonucu, başka herkesi sevmekten vazgeçildiği de doğru değildir. Yalnız bir kişi ile ilgi içinde yaşana...bilen bir sevgi, bu yönüyle, sevgi olmadığı, ortak-yaşamsal bir bağlantı olduğunu gösterir. Bir kişiyi sevme insan sevgisini de dile getirir. Genetik bakımdan insan sevgisi belli bireyleri sevmekle kazanılır.

Ortaçağlarda insan kendini toplumsal ve dinsel topluluğun bir parçası olarak kabul etmekte; kendi öz-ben’ini bağlı olduğu grubun parçası olarak nitelemekteydi.
On sekiz-on dokuzuncu yüzyıllarda “Ben ne düşünüyorsam o’yum” şekline dönüşmüştür.
Son birkaç kuşakta pazarın gittikçe büyüyen etkisi altında ben (öz) kavramı “Ben, olmanızı istediğim kişiyim” şekline dönüşmüştür.

Sevgi bir zenginlik olayıdır. Sevginin öncülü ise, onu verebilecek bir şeyin gücüdür. Sevgi, evetlemek ve üreticiliktir. “O, sevileni yaratmak ister”. Bir başka insanı sevmek, yalnızca bu içsel güçten doğduğu zaman erdemdir. Ama sevgi, insanın kendisi olma konusundaki temel güçsüzlüğünün bir anlatımı olduğunda, bir kötülüktür.

Erich FROMM



0 Comments:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum