İLK VE EN BÜYÜK ZAFER, İNSANIN KENDİ KENDİSİNİ FETHETMESİDİR. - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

11 Eylül 2012

İLK VE EN BÜYÜK ZAFER, İNSANIN KENDİ KENDİSİNİ FETHETMESİDİR.

Biz insanlar hayatımızın yönünü veya yaşam şeklimizi değiştirecek farklı durumları oluşturabilmek için bazı kararlar alırız. Ve bu kararlar için; yeni yıl, doğum günü, evlilik, gibi yeni başlangıç dönemlerini tercih ederiz. Çünkü yeni olan bu süreçlerde kendimizi de yenileyebilecek gücü bulabileceğimizi düşünürüz. Hayatımızı değiştirecek olayları sonra oluşturacağımıza kendimizi inandırırız. Fakat henüz yeni olan, beklenen süreçleri yaşamaya başladığımızda, hemen öncesinde almış olduğumuz kararları unutuveririz. Ya da mazeretler uyarlayarak vazgeçeriz.

Oluşturduğumuz mazeretler makul ve mantıklıdır. O nedenle önce kendimiz bunlara inanırız. Ve inandığımız mazeretleri gerçekmiş gibi yaşarız. Dolayısıyla “Bu benim işim değil” , “Çocuklarımın bana ihtiyacı var” vb. mazeretlerimiz, kararlarımızın sorumluğunu almamamıza karşı, bizi savunup durur. Bu da kendimizi hoş görmemizi sağlar.

Mazeretler istediklerimizi iç dünyamızdan değil, dış dünyamızdan beklememize sebep olur. O nedenle de “ Yeni bir projeye ayıracak zamanım yok”, “ Çok stresliyim”, “Etrafımdaki herkes sorumsuz” gibi mazeretlerle içimizdeki potansiyeli hiçe sayarak, istediklerimizi elde etme becerimizi yok ederiz.

Mazeretler kendimizi gerçekleştirme yolundaki en büyük engeldir. Bizi almış olduğumuz kararlardan farkında olmadan uzaklaştırır. Çünkü mazeretlerimizi o kadar içelleştiririz ki, gerçekliğini ispatlamak için her türlü koşulu oluştururuz. Oysaki o ispatlar, istediklerimizi yapmamanın, mantığa bürünme şeklidir. Bunun farkına varmalıyız. Bu bağlamda baktığımızda, savunduğumuz her bir mazeret, gerçekleştirmek istediğimiz durumu, “yapmayacağımızı” gösterir.

Çünkü her sorunun mutlaka bir çözümü vardır. Fakat biz, o çözüme gidecek yolu göze alamamışızdır. Gerekli çabayı göstermiyoruzdur. Eğer gerçekten çabalamış olsaydık, o proje için gerekli zamanı, boş zamanlarımızın içinde bulup çıkarabilirdik. Ya da stres olarak adlandırdığımız yapmamanın verdiği negatif enerjiyi, istediğimiz şeyi yaparak nasıl pozitif enerjiye çevirdiğimizi görürdük.

Dolayısıyla bulunduğunuz yerden memnun değilseniz, sizi haklı çıkaran sizi engelleyen mazeretlerinizi belirleyen. Ve hemen vazgeçin. Unutmayın her tercih bir vazgeçiştir.

“İlk ve en büyük zafer, insanın kendi kendisini fethetmesidir.”


PLATON

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum