MUTLULUĞUNUZU NASIL ALIRSINIZ ?




Akşam mesai bitimine az bir zaman kala arkadaşlarımdan biri elime şu sözü tutuşturdu ve yazılanın aynısını bir de sözlü olarak sordu…

“Ucuz bir mutluluk mu yoksa insanın ruhunu yücelten acı mı daha iyidir…”
Sanırım söz Tolstoy’un “Sevgi” adlı kitabından… Kısa bir süre düşündükten sonra elbette ki ruhu yücelten acı diyerek cevabımı verdim kendisine. Çünkü dedim, insanlar yaşam süreleri içerisinde pek çok olayla yüzleşmekte ve bunlar içinden bir çoğu da ruhlara yoğun baskı yapmakta. Belki ilk başta başımıza gelen olayları neden ve niçin lerle anlamaya çalışıyoruz ama asıl nedenin kaynağına inmeyi beceremiyoruz. Olayların hemen kötü tarafını görüyor, zamanımızı üzülerek geçirmeye adıyoruz. Oysa ki her birimizin yaşamında nice  talihsiz olaylar yaşanmıyor mu ! Elbette ki yaşanıyor… Evet, ilk başta istemediğimiz bir olay bize sorun yumağı gibi gözükse bile aslında kendi adımıza gelişinin bir anlamı olduğunu mutlaka düşünmemiz gerekiyor… Çünkü hayat denilen yaşam döngüsü içerisinde karşılaştığımız her olay bizlerin birey olarak gelişimine önemli katkılarda bulunmakta, önemli dersler çıkarmamızı sağlamaktadır. İşte bu yüzdendir ki başımıza her ne geliyorsa bilin ki bütün bu sıkıntılar ruhumuzu karanlıktan aydınlığa çıkartmak adına bizlere verilmiş küçük bir  hediye olarak kabul etmeliyiz belki de. Böylelikle çektiğimiz sıkıntılar günün birinde kalıcı mutlulukların mutlak ve mutlak habercisi olarak yaşantımız içerisinde bize yol gösterici olacaktır…

Ve sözün de hakkını vermek adına eminim ki hiç kimse kendi adına ucuz bir mutluluğu kabul etmez. Çünkü kolay kazanılan her şey gibi kolay kazanılan bir mutlulukta tıpkı sabun köpüğü gibi ellerimizin arasından geldiği gibi gider, hem de hiç haber vermeden….

O  yüzdendir ki ucuz bir mutluluktansa, acılar sayesinde arınmış ruhumun kazandığı mutluluğu yeğlerim ben…

Ya siz ?

Mutluluğunuzu nasıl alırdınız ??

Mehpare ÖĞÜT
KASIM 2012







2 Comments:

Ra55 dedi ki...

Merhabalar efendim,

İçinde alınteri olmayan emeği, nasıl emekten saymıyorsak, acılarla yoğrulmamış ruhu da ruhtan saymamak lazım diye düşünüyorum.

Selam ve dualarımla.

ŞAİRANE dedi ki...

Değerli yorumunuz dolayısıyla çok teşekkür ederim Recep bey, saygılarımı sunuyorum...