BİN YILLIK HİKAYE - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

06 Aralık 2012

BİN YILLIK HİKAYE



Kuru ayaz akşamların uğultusunu duyarak yaşamak
Yatacak yeri olmayan sokakta ki adamın
Kıvrılışı bir köşeye…
Kanıma dokunuyor, dokunuyor işte.
Bir el dokunsa ısınacak belki de…

Gözlerimin önüne geliyor
Lokantanın camından seyreden çocukların
Kirli yüzlerinde ellerinde ki naylon poşette
Evlerine götürdükleri ekmeğin
Rengi bile solmuş soğuğun elinde…

Pazardan toplanmış ezik büzük sebzeler
Toplanmış işte bir kadının elinde
Bakamaz kimsenin yüzüne, yüzü hep yerde
Utanmak senin işin değil, senin işin değil kadın
Seni düşürenler utansın bu hale…

Geliyor yine kış,  geliyor adı kendinden önde
Soğuk vuracak birçok evin yüzüne
Beyaza büründü bürünecek tüm sokaklar
Soğuk vuracak yine
Yine bin yıllık hikaye…

Mehpare ÖĞÜT
KASIM 2012




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum