21 Ocak 2025
17 Kasım 2024
Hayatın karmaşası içinde, çoğumuz ertelemeye sıkça başvururuz. Belki bir iş görüşmesi için hazırlık yapmayı, belki de bir kitap okumayı erteliyoruz. O an, hemen o işi yapmanın getireceği yükten kaçmak, daha sonra yapmanın verdiği rahatlıkla geçici bir mutluluk sağlıyor gibi görünebilir. Ancak, ertelemek aslında zamanımızın en büyük düşmanı olabilir.
Erteleme, bazen kaygıdan, bazen mükemmeliyetçilikten kaynaklanır. Kendimize oluşturduğumuz baskılar, planlar ve beklentiler, basit bir görevi devasa bir dağa dönüştürebilir. Oysa ki, küçük adımlarla başlayarak bu dağları aşmak mümkün. Her gün yapmadığımız şeylerin biriktiğini görmek, sonunda üzerimizde büyük bir yük oluşturabilir.
Kendimize karşı nazik olmalıyız. Ertelediğimiz her şeyin altında yatan duyguların farkında olmak, bizi bekleyen yüklerden kurtulmanın ilk adımıdır. Belki de en önemli çözüm, bu görevlerin üzerine gitmek yerine onlarla barışmaktır. Hedeflerimizi gözden geçirip, gerçekçi yaklaşımlar benimseyerek, kendimizi motive edici yollar bulmalıyız.
Sonuç olarak, ertelemek belki de bakış açımızda bir değişiklik yapmamız gerektiğini hatırlatıyor. Yapmamız gerekenleri ertelemek yerine, onlarla yüzleşmek ve ilerlemek, hayatın sunduğu her anı değerlendirmemize yardımcı olabilir. Zamanın kıymetini bilerek yaşamak, ertelemenin gölgesinde kaybolmamamızı sağlar..
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
KASIM 2024
27 Ağustos 2024
Dilime bir şarkı dolandı eskilerden... Eski dediysem nereden baksak 9-10 yılı vardır. Mirkelam hani şu koşan çocuk. Evet, hatırladınız değil mi ! Onun çok sevilen şarkılarından biri vardı.
“Geçip
giden zamanları
Bir
yerlerde bulsam
Geçip
giden zamanları
Bir
yerlerde bulsam...”
diye devam eden... Konu zamanla alakalı olunca bu şarkı geldi aklıma... Evet zaman.
Zaman, avuçlarımızdan kayıp giden bir nehir gibidir. Bir gün bakarız, anılarımızı biriktirdiğimiz o günler, yavaşça silinip gitmiş. Her gün, bir anı olarak hafızamıza kazınırken, aslında bir daha geri gelmeyecek olanı da ardımızda bırakırız. Geçip giden günler, birer hazine gibidir; onları saklayamayız ama hatıralarımızda yaşatırız.
Her geçen gün, bizi biraz daha olgunlaştırır. Yaşadığımız her an, kendimizden bir parçayı alıp götürür ama aynı zamanda bize yeni bir şeyler de katar. Geçmişin izlerini taşıyan bu günler, geleceğe dair umutlar ve hayallerle doludur. Ancak bu izler, bize her zaman hatırlatır ki, her gün bir daha yaşanmayacak ve her anın kıymetini bilmek gerekir.
Geçmişe bakarken, kimi zaman hüzünle dolup taşarız. Özlediğimiz insanlar, biten dostluklar, kaybolan fırsatlar gelir aklımıza. Ancak geçmişin ağırlığı altında ezilmek yerine, ondan ders almalı ve geleceğe umutla bakmalıyız. Geçip giden günler, bize yaşamanın değerini öğretir. Her anı dolu dolu yaşamak, her günü bir hediye gibi kabul etmek, hayatın gerçek anlamını bulmamıza yardımcı olur.
Unutma ki, geçmişi değiştiremeyiz, ama bugünümüzü ve geleceğimizi şekillendirebiliriz. Geçip giden günlerin izlerini onurlandırarak, gelecekteki günleri daha da değerli kılmak elimizde. Bu nedenle, dünü geride bırak ve bugünü kucakla. Çünkü bir gün, bugün de geçmişte kalacak ve sadece hatıralarda yaşayacak.
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
27 Ağustos 2024