ŞİİR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ŞİİR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster



Uzun, karanlık bir çığlığın da ardına düşebilir insan,
Titrek, eğri büğrü bir yazının çağrısına da uyar.
Bırakıp her şeyi döner -
Aşk bir buluşmadır çünkü,
Her zaman gecikmiş bir buluşma.


Bitmeyen bir kavuşmadır da aşk -
Araya her zaman bir şeyler girer:
Bazen kendi sevincinin kanat gölgesi,
Bazen nabzın hızı, yüreğin titreyişi,
Tüylerin telaşıyla besleniyor gibidir -
Araya her zaman bir şeyler girer:
Çalışma saatleri, karşılıksız sorular.
Nereden bilebilir insan
Bunların hepsinin de aşk olabileceğini?


Çoğu kez aldatıcıdır da,
Bakarsın, herkes onun askeri, onun şehidi.
Oysa aşk hiçbir zaman bir yarış değildir ki.
Bu yüzden yanılır hep
Sayın muhbir vatandaş, köftehor okur, arsız yetkili.
Sararmış bir fotoğraf olarak da çıkabilir karşına,
Borulu bir fonoğraf kılığıyla da.
Bakarsın, ona da dadanmış
Gündelik hayatın sosyolojisi.


Yeniden duyulur bazen o uzun ve karanlık çığlık.
Çağıran o titrek yazı yeniden belirir -
Çünkü aşk en eski köprüsüdür Balkanların, en eski.


╚════════ Cevat ÇAPAN ════════╝


Muhammed ÖZCAN'a ait olan "Bana Aşk-ı Anlat" adlı bu şiirde SMULE üzerinden kendi sesimden naçizane yorumladım.
Beğenmeniz dileğiyle,,,



Bana hayatı anlat
Yaşayabilmeyi
Umutlardan bahset bu gece
Hayallerden
Her şeyin ne kadar güzel yaratıldığından
Bu gece pişmanlıklar olmasın
Kırgınlıklar,
Sönmüş umutlar, yıkılmış hayaller olmasın
Bana biraz beni anlat bu gece
Öfkemi al, unuttur yaşanılanları
Buğulu bakmasın gözlerim
Sevdalı bakmayı öğret bana
Hadi inandır gözlerimi gözlerine
Bana mutluluğu anlat
Ağlamamayı öğretmeyi gözlerime
Oyunlardan bahset bu gece
Çocukluklardan
Her şeyin ne kadar saf ve temiz yaratıldığından
Bu gece kirli hiç birşey olmasın
Kin, nefret, ahlar, beddualar olmasın
Ve pişmanlıklar…
Bana biraz beni anlat bu gece
Nefretimi al, unuttur yaşadıklarımı
Boş bakmasın gözlerim
Doldur tüm benliğinle
Bana biraz seni biraz beni anlat bu gece…




Umudumuz olsun…
Sığmasın yere göğe
Hayallerimiz olsun gerçekleşmese bile
Çünkü her şeye rağmen
Yaşamaya değer hayat
Sevdiklerinizle…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL



Geçilmez denilen yerlerden geçtim
İçilmez denilen sulardan içtim
Dünyanın telaşını çok gördüm de
Yine yeniden yaşamayı seçtim…
Yürüdüğüm yollarda
Dostluklar biriktirdim
Kimine vefa
Kimine cefa
Kimini ise kadere ortak edip
Yoluma devam ettim…
Çoğu kez gücendim
Yanıldım,
Zamana verip derdimi
Kendimi kendimle bıraktım.
Söylediğim sözlerin
Düşündüğüm her şeyin
Sahibi bendim
Ben yaşadım
Ben aldandım.
Gördüğümü, bildiğimi unutup da
Hayatıma baktım…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
13 Eylül 2018-09

Fotoğraf : Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL





Çizebilseydim, bahar olacaktı yüzün…
Yazabilsem, en uzunu şiirlerin…
Olmadı, beceremedim…
Adını duvarlara yazacak çağım da çoktan geçti benim.
Yasak sevdamın gözaltı tarafı…
Çaresiz,
Seni yüreğimde erittim…
Ama yine de hoş geldin eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
Hoş geldin!…

'Ağır ağır çıkılan bir merdiven' yok…
Eskittiğin yıllardan değil,
Sızlayınca yüreğin, anlıyorsun: yine gecikmişsin…
Sen, yeni yeni öğreniyorsun sevmeyi,
Bense çoktan düşürmüşüm aklıma ölümü…
Gönlün bedene baş kaldırdığı yerdeyim…
Ama yine de hoş geldin
Eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi, hoş geldin…!

Ben bir bu dağları eskitemedim,
Bir de sana düşmüş yüreğimi…
Gittiğim yolları hiç hesaba katma!
Düşünü görmediğim uykular zaten haram…
Gökyüzünü boyayacak zaman da kalmadı…
Haydi sar kollarını…
'Ayrılık' diyeceğim,
Dilim varmıyor…
Daha yeni söylemiştim;
Hoş geldin eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi, hoş geldin.

Deniz tuzunu saklıyor
Çizdiğim beyazlarda
Karlar çürüdü
Suyumuz ekşi,
Gönlümüz kırık…
Sevip de kaçanların hiç biri, yüzyıllardır yakalanamadı.
Firarinin umudu tükenmiyor,
Yaşamadan bitmiyor kör olası…
Ama yine de hoş geldin eskimeyen yüzümün yeni gülümseyişi
Hoş geldin!…

Bir tarafımızı Eylül'de budamışlardı
Kalanı, sevdana kurban…
İçtiğim içkiye seni düşürdüm,
Bu akşam gözlerimi
Küllükte söndürdüm.
Hoş geldin eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi, hoş geldin!…

Korkunun bittiği yere yazdım adını,
Dağların en kuytu yerine…
Sonsuzluk değildi beklediğimiz,
Bir parça 'mutluluk' diye diretmiştik.
Çok mu geldi bilmem ki tanrının gözüne…
Ama yine de hoş geldin eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi!…

Eskidi saatler,
Zamanı geldi,
Yeniden düşmeliyim yollara…
Geceler sırtımda, 
Cebimde sevdalarım
Yardan öte söyleyecek sözüm vardı benim…
Düşlere saklamalı şimdi yari, uyanmamacasına!
Yükselmeli ateşim
Kanamalı sıkmaktan avuç içlerim
Terleyip atmalıyım içimden seni
Kimseler bilmemişti, görmemişti gelişini,
Benden gidişindeki gibi… 
Ama yine de hoş geldin. 
Eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi, hoş geldin!…

Tayfun TALİPOĞLU