BENİM ŞİİRLERİM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BENİM ŞİİRLERİM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster



Her şeyin bir dirilişi bir de yok oluşu var illa ki
Sebep arama olan bitene
Her şeyde olduğu gibi
Bir Yaradan var bil ki!
Gözlerini ne zaman çevirirsen çevir semaya
Dünyayı kaç kez arşınlarsan arşınla
Yer gök hatırına
Ölenin ruhuna
Okunan duaya
Hürmet etmeyi unutma!
Unutma ki
Bir sonra ki gelişinde
Yanma, yana yakıla
Ağlama, ıkına sıkıla
Dertlenme
Kederlenme
Ve şükretmeyi bil ki
Huzura çıktığında
Kalbin dolu olsun aşkla
Merhametle
Mutlulukla
Sadakatla
Umutla
Sözle
Gözle
Allah aşkına…
Her daim duan olsun yüreğinde…İlahi aşkla…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
29 ARALIK 2017






Her yalnızlığın bir sonu vardı mutlaka…
Yalnızlık bir tek Allah’a mahsustu.
Ve her aşkın
Bir bekleyeni, bir geleni.
Her gecenin eriştiği gündüz misali…


Baktığım her yerde adı olmayan bir sevgilim vardı benim
Bir gün bir yerlerden çıkıp gelecek diye beklediğim.
Hiç tükenmedi ümitlerim
Hiç vazgeçmedi sevmekten yüreğim.
Hiç ama hiç değişmedi aşka olan hürmetim.

Ve bir gün…
Geldi işte o beklenen
Ardından hayatım değişti, “SEN”lendi..

Bir sıcaklık basmıştı ansızın yüreğimi…
Kış’tı geldiğinde; yüreğimde ise bahardan bir mevsim
Ve ilk gözlerimiz değdi
Sonra ellerimiz
Ve sonrası..
Sonrası aşk, sonrası sevgi, sonrası en nihayetinde biz…
Biz olduk,  bir olduk, birbirimizin olduk….
Şenlendi yüreklerimiz.



Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
'OCAK 2018







Bir sen gelirsin aklıma…
                Aklım başımda,,
Bir de yazdıklarım
                Silmeden okuduklarım
Kaç heceyi ulaştırmaya çalışmıştım oysa
                Yarınlarıma ışık olsun diye
Nice cümleler kurmuştum uğruna
                Belki de okumadığım kadar şiir yazdım sana
Varsın olsun iyi olmuş okumadığında
                Çünkü her acının bir de sevinci varmış bu dünyada
Her yokluğun bir de varlığı
                Her sevenin bir de sevileni
Ve ben şimdi daha çok seviyorum
                Senden sonrasını bil ki…
Yüzümde açan güller misali
                Avucumun içinde saklayıp koklayarak
Saklıyorum yüreğimdekileri mahşere dek…
                Soracak, sorulacak çok hesap birikti defterimde
Katıp da gündüzleri geceye
                Sıraya koyacağım hepsini de
Ellerimden ellerine bir de yüreğine
                Soracağım sana tüm ettiklerini de
Üzüldüğümü sanmayasın ki
                Varlıklarım var şu an yüreğimde
Senden kıymetli hem de
                Senden daha üstün hem de
Sözlerim var bil ki sana söylenmişlerden daha güzel
                Sevenim var yüreğiyle
Seviyorum en kıymetlisini yüreğimle…

Geçti gitti,,, Geçti gitti çoktan... Geçmiş olsun sana da...


Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL



Bilseydin nasıl da sevdiğimi…
Gözlerin için ölebileceğimi
Yeri göğü yıkıp da
Sensiz bir yere gitmeyeceğimi…
                Dursun istiyorum zaman
                Sadece sen ve benle dönsün dünya
                Çılgınlık bu değil mi
                Varsın olsun…
                Seviyorum işte
                Aşk bunun adı…
                Gökyüzünden kalbime inen
                Senelerdir beklediğim
                Ve sonunda gelen
                En sevdiğim
                Beklediğim
                Özlediğim
                Her şeyim
                Biriciğim,
                Ve daha nicesini barındıran
                Seviyorum seni…


"Eşime"

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL

@ ARALIK 2017





Uyumak istiyorum bir müddet
Bıkıncaya dek
Ne gündüzü ağırlamak ne de geceyle baş başa kalmak
Dolanıp çarşaflara sarılıp yorganıma
Uyanmak istiyorum
Ihlamur kokulu bir sabaha…
... 
Oysa daha kar yağacak
Mevsim henüz sonbahar…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
25 ağustos 2017



Kasım’da aşk başkadır
Çünkü bana babamı hatırlatır.


Doğum günün kutlu olsun babam

:( :(

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
01 KASIM 1926 - 2010



Çocukluğuma geri dönmek istiyorum Allah’ım !
Mümkünse, şu an, lütfen…
Kirlenmiş insanların sahte yüzlerine  bakmaktan yoruldum.
Taş olmuş kalplere istemiyorum hiçbir yoluculuk…
Gönlümden vermek gönülden almak tek niyetim…
Ne yazık ki insanların hiçbirinde kalmamış o ruh.
Yalan olmuş sözlerde kaybolmak var
Girdiğin yollarda unutulmak
Çizilen kaderde sıkışmak…
Biliyorum Allah’ım yanmak da var yanılmak da
Ama ben kötü biri değilim bilinsin istiyorum…

Duy beni Allah'ım lütfen duy...!
Çocukluğuma dönmek istiyorum...

Mehpare ÖĞÜT
24 Ekim 



Yazmayacağım işte hiçbir şey…
Tüketmişiz tüm sözcükleri nasıl olsa
Bir parça gülüş, bir parça söz
Yaşamak bile zorunlu ihtiyaç…

Kapatın tüm perdeleri
Girmesin gün ışığı içeri
Susturun tüm zilleri
Bozmasın, gelip de hiç kimse keyfimi…

Atacağım dolaplardan
Ne var ne yok eskilerden kalma
Yenilerini alıp da
Dizeceğim boylu boyunca…

Canım isterse kalkacağım yataktan
Zorlayamayacak kimse beni
İstersem yıkanacağım
Varsın, dağınık kalsın saçlarımda…

İçtiğim bir bardak çay
Onu da içmem bundan sonra
Katık ettiğim peynir düşünsün halini
Kim yiyecek diye senden sonra…

Alıp da başımı
Gezeceğim şehri bir uçtan bir uca
Basılmadık yer bırakmadan
Keyfine varacağım dolaşmanın da…

Yazmayacağım işte hiçbir şey
Okuyan yok nasıl olsa.
Okusaydık adam olurduk
Söylenmiş bir yalan nasıl olsa…


  EYLÜL 2017

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL





Eskiden düştüğümüz zaman
Yaranın üstüne yaprak basmayı öğretmişti büyükler
Korkma geçer diyerekten…

Ne tuhaf ki yara kururdu bir süre sonra
Ve koyu bir renk alaraktan
Azalırdı acısı da…

Sonra,
Düşe kalka büyümeyi öğrendik hayat yolunda
Eriştik en nihayetinde olgunluğa
Ve yine öğrendik ki;
Aldığımız yaralar değilmiş canımızı yakan.
Aslolan yaraları açanlarmış, kapanmayan…

Kiminle kesiştiyse yolumuz
Başlardık en güzelinden muhabbete
Sevgiden, aşktan, gelecekten söz etmeye
Hayallerimizi sıralayıp birbirimize
İçerdik üstüne birer fincan kahveyi de…

Zamanla ne o yollarımızın kesiştiği insanlar,
Ne muhabbetler, ne de edilen sözler kaldı geride…
Ve suya düşen hayallerin üzerine içilen kahvelerinde
Kalmadı ne tadı, ne de hatırı eskisi gibi yerinde…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
2017 Ağustos 22

….

Vaktiyle İstanbul’da Yemiş İskelesi’nde bir kahveci vardır...
Kahvesine bir gün bir Yeniçeri gelir ve şöyle der;
- Hey arkadaş!. Hep müşterilerine birer kahve yap, lakin şu kâfire yapma (Köşede oturan Rum gemi kaptanını işaret eder).
Kahveci herkese kahve yapar verir ve ardından iki kahve alıp Rum'un yanına oturur.
"Biz de seninle içelim" der.
Yeniçeri; "Heeyy!.. Ben sana o kafire kahve yapma diye tenbih etmedim mi?" diye çıkışınca kahveci "Kaptana yaptığım kahve senden değil, ocaktandır ağa!" cevabını verir.
Aradan zaman geçer. Sisam Adası'nda büyük bir isyan baş gösterir.
O zamanın Üsküdarlı kahvecisi de Yeniçeri ocağında kayıtlı asker olduğu için adaya sevk edilmiş ve esir düşmüştür.
Sisam’da asi Rumlar, ele geçirdikleri Türk esirleri bir meydanda müzayede ile satar.
Yemiş İskelesi'nin kahvecisi de esirlerle birlikte o meydanda satışa çıkarılır.
İstekliler kaç kişi ise karşılarına dizilip, bekleşirler. O sırada tepeden tırnağa silahlı bir Rum gelir.
İlk, bir paradan başlar. Bir anda beş paraya, on paraya kadar çıkar.
Sıra kahveciye gelince o silahlı adam yekden, "Beş kuruş!" diye bağır. Arttıran olmayınca da esiri alıp bir muhafız nezareti altında şehirden çıkarır.
Kahveci, "Beni beş kuruşa aldığına göre kim bilir ne gibi işkencelerle öldürecek!?.." diye düşünür.
Issız bir yerde o silahlı Rum, "Korkma! Sen beni tanımadın ama ben seni tanıdım. Hani bir Yeniçeri bana hakaret ettiği zaman sen onu dinlemeyip bana kahve ikram eden Yemiş İskelesi’ndeki kahveci değil misin?" der ve kucaklaşırlar.
Bir fincan kahvenin hatırını orada görülür.






Bir balığın çaresizliğini düşünürüm hep oltaya takılan
Kurtulma imkanı olmayan bir idam mahkumunun son isteği ile aynıdır tüm arzusu…
Oysa ki takılmamış olsaydı oltanın iğnesine
Daha görecek pek çok günler vardı önünde…
Ayrı düşmeyecekti en büyük sevdasından
Ve kurulan sofralara meze olup
Düşmeyecekti herkesin payına birer ikişer
Takılmamış olsaydı oltanın iğnesine
Balık olarak yaşayacaktı yine mideye inmeden…



Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL 






Karanlıktı her yer…
Yer-Gök delinmişçesine
Düşüyordu gökten yağmurlar
Islandım…
Sırılsıklamım şimdi
Görmek için güneşi
Islanmak gerekiyor demek ki
Düştüm yine yollara
Bir şarkı var dilimde
Söyleme bana hiçbir şey
Sadece sev, yeter ki…

Bahar düştü gözlerime
Cemreler çoktan düştü yerlerine
Sen de düştün kalbime
Gözlerini sevdiğim sevgilim
Baharlar getirdin yüreğime
Aydınlattın düşlerimi
Şimdi el ele
Yürümek zamanı
Varmak için gideceğimiz yere
Sımsıkı tut, bırakma beni…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL


2017


Sevmek diyorum…
Gerçek sevgiyi tatmayanlar adına yorucu bir yolculuk…
Kalpsiz yüreklerde yerleşmeye çalışmak
Kiralık evlerde konaklamak gibi bir şey …
Mutlu mutsuz,  bir barışık bir dolaşık
Ayağımıza takılan taşlar gibi
Kördüğüm ve biraz da sırnaşık…

Yorgun bedenlerde aramak nafile aşkı
Kırık dökük gönüllere girmek zor
Bir adı yalan olmuş bir adı huysuz
Aşk diyorum efendim aşk
Kim kaybetmiş ki biz bulmuşuz…

Dünya bir han bizler yolcu
Geçip gidiyor koca bir ömür; hiçlik yolunda yolcu
Akla zarar her şey kalbi kör eden
Her ne varsa bu dünyada Yaradan’dan ötürü
Unuttuk bir damladan var olduğumuzu….

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL

Şubat Seyirmeleri


Bir dilek tuttum bu akşam üzeri
aklımda sen...
dilim seni söyler, yüreğim sen der
ver elini gidelim sevgilim, sensiz bensiz şehirleri kuşatalım bu gece
sevgimizi sunalım tüm evrene...
oysa ki şimdi kana bulanmış sokaklarda
gözlerde yaş olan onca insanda
bulabilmek umudu bile yokken
sevgi ışığını
korkunun ecel terleri döktürdüğü yerlerde
versek elele seninle
başarabilir miyiz yine de
bir ihtimal
sevgi sözcüklerini diriltmeye...

Haydi gel!
Bir dilek tutalım birlikte...


Mehpare ÖĞÜT

Bekliyorum işte...
hayatın ne getireceklerini merak ede de
bıkmak mı ! yok canım, bazen, ara sıra ya da boş ver
beklemek daha güzel...
zaman geçiyor
ömür geçiyor
bak bugün bir beyaz daha düşmüş saçlarımın arasına
çektim kopardım
aynada yüzüme baktım / yüzüm bana...
yüzümdeki çizgiler git gide belirginleşiyor diye düşündüm / içlendim
sonra sevindim tuhaf bir şekilde
böyle de güzeldim...
sonra ellerime baktım / ellerim
ellerim güzeldi daha
ellerimi hep sevdim...
sevindim bir kere daha...
ayaklarım, ayaklarım öksüz mü kalacaktı
kaldırdım baktım onlara da uzun uzun
ne çok dalga geçerdi küçükken dayım da;
  • “kızım, senin palete ihtiyacın yok” derdi hep
dayım geldi aklıma, doldu yine gözlerim
ahh ayaklarım... canım dayım....
bak yine burnumun direği sızladı anınca dayımı
ardından babam geldi aklıma durakladım...
koca bir sessizliğe gömüldüm o an
ahhh babam... canım atam...
ben seni sevmelere doyamadım...


Mehpare ÖĞÜT



Özlüyorum seni sevgilim...!
Yanımdayken bile.
Görmediğim zamanları ise sorma...
Anlatmam imkansız bu aşkla.
Aklım fikrim sen olmuş
Yerim yurdum sen olmuş
Gelir geçer şu dünyada
Herşeyim sen olmuş...
Özlemlerim kat kat
Sevgim ise öbek öbek
Sanadır herşey
Sanadır bu aşk
Sanadır bu özlem
Özlemlerin en güzeli “Sen”
Sen ki ruhum, sen ki dünyam, sen ki benim...
Sen var ya sen, benim herşeyim....


Mehpare ÖĞÜT




Uzat ellerini sevgilim
onlar ne kadar da sıcak bilemezsin
güven yüklü ellerin...
hele ki gözlerin yok mu
bir içimlik değil ömürlük kahve dolusu...
seninle huzurluyum yanındayken
daha özgür, daha barışcıl ve daha güzel
seninle mutluyum yanındayken
daha sevecen, daha kadınsı ve daha coşkulu
seninle mutluyum yanındayken
daha, daha ve daha çok seven...

Mehpare ÖĞÜT






Resim-Vıcente ROMERO

Gün ışımasında seninle olmak var yan yana
dağınık bir yatak içinde
sarmaş dolaş
uykuya yenik düşmüş bedenlerimizde
karşılamak her sabahı birlikte...
bıkmak nedir bilmeden
bakmak birbirimize
dokunmak
öpmek
okşamak
sarılmak
sevmek..
Her gün ilk günmüşcesine
hayata ışığımızı vermek
dokunduğumuz her şeyde bir güzellik yaratmak belki de
hoşlandığımız şeyleri paylaşmak sevgimizle
alışagelmiş tüm sözcükleri rafa kaldırıp
yeni kelimelerden yeni cümleler kurmak söylemek için birbirimize
almak kadar vermek
ya da almadan vermeyi becerebilmek
gözün gördüğü değil
gönlün gördüğünü dilinden düşürmemek
unutup bildiğin tüm şeyleri
bilmiyormuşcasına sil baştan başlamak belki de hayata
birlikte, yan yana, kol kola
yürümek
yorulsak da birlikte soluklanmayı becerebilmek her köşe başında
dinlenmek sırt sırta bir parkta bir ağaç gölgesi altında
konuşmak uzun uzun
ya da sadece bakışmak söylemek istediklerimizi anlatırcasına
farkına varabilmek sevmenin ve sevilmenin
doyamamak tadına
istemek her an yanı başında olmasını
ayrılmamak ayrı kalmamak adına
ve sadece biz diyebilmek
atıp sen ve ben'leri bir yana
bir olmak, birlikte olmak, bütün olmak
bir elmanın iki yarısı gibi
bu dünyada...


Mehpare ÖĞÜT








Hadi gül de yanağına bir buse kondurayım
gözlerine uzun uzun bakıp ta
hayallere dalayım...
bırakma ellerimi üşür sensizken
sarıl bana sevdiğim
seninle hayat bulayım...


Mehpare ÖĞÜT







Bana şarkılar söyle sevdiğim, masallar anlat
anlat ki bir ömür huzurla uyuyayım kollarında
anlattığın masalda
sen ve ben, biz olalım yalnızca...


Mehpare ÖĞÜT





Hayat, yordu bir çoğumuzu...
sınadı elinde olan her şeyle
kelimeler yetersiz kaldı,
ıslandı tüm cümlelerimiz de
ve biz ne zaman bir ohh dediğimizde
derin bir sessizlik çöktü olduğumuz yere...

Mehpare ÖĞÜT