KADIN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KADIN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bir insanın, bilinmeyen bir hayatın parçası olduğunu ve ona olan aşkımız sayesinde bu hayata nüfuz edebileceğimizi zannetmek, bir aşkın doğasında en temel unsurdur ve başka hiçbir şeyin önemsenmemesine yol açar. Bir erkeği sadece fiziksel görünümüne bakarak değerlendirdiklerini iddia eden kadınlar bile, bu görünümde özel bir yaşayışın yansımasını bulurlar. İşte bu yüzden askerlerden, itfaiyecilerden hoşlanırlar; üniforma çehreyi beğenmeyi kolaylaştırır; zırhın altında farklı, maceracı ve şefkatli bir yüreği öptüklerini zannederler; genç bir hükümdarın, bir veliahtın, ziyaret ettiği yabancı ülkelerde, en çok arzulayacağı gönülleri fethetmek için, belki bir sarraf için şart olacak düzgün bir profile ihtiyacı yoktur.

Şüphesiz, aşk denilen olgunun bütünüyle öznel yapısını ve aşkın fazladan bir kişi, bu dünyada aynı ismi taşıyan kişiden ayrı, özelliklerinin çoğunu bizden almış bir kişi yaratmak anlamına geldiğini çok az insan kavramıştır. Yine pek az insan, kendilerinin gördüğü varlıkla aynı olmayan bir varlığın bizim için zamanla dev boyutlara ulaşmasını doğal kabul edebilir. 

Aşk başladığında, sevdiğimiz kişinin gözünde, sevebileceği yabancı olarak kalmak isteriz; ama ona ihtiyaç duyarız; bedeninden çok dikkatine, kalbine dokunma ihtiyacı hissederiz. İlgisiz kadını bizden bir ricada bulunmak zorunda bırakacak bir fesatlık sıkıştırırız bir mektubumuza; aşk, yanılmaz bir teknikle, nöbetleşe olarak sevmemenin de, sevilmenin de artık mümkün olmadığı çarkı bizim için çalıştırır. 
Ne var ki, genellikle felaketlerin sebebini gözlerden gizleyen muamma, aşk söz konusu olduğunda, aynı şekilde, ani birtakım mutlu çözümleri de kuşatır. Mutlu ya da en azından öyle görünen çözümlerdir bunlar; çünkü isteklerinin yerine getirilmesi çoğunlukla acının yerinin değişmesinden başka işe yaramayan türden bir duygu söz konusu olduğu zaman, gerçekten mutlu olan bir çözüm yoktur denebilir. Bununla birlikte, bazen bir mola verilir ve insan bir süre iyileştiği yanılgısına kapılır.

Mutluluk aşkta anormal bir durumdur; görünürde çok basit, her an ortaya çıkabilecek bir aksaklığa bu aksaklığın kendi başına içermediği bir ağırlık yükleyiverir. O büyük mutluluğun nedeni, kalpte değişken, durmadan tutmaya çalıştığımız, yer değiştirmediğinde neredeyse fark edilmez olan bir şeyin varlığıdır. Aslında aşkta sevincin etkisiz hale getirdiği, gizli bir güce indirgediği, ertelediği; ama -istediğimizi elde etmesek, uzun süredir zaten olacağı gibi- her an çekilmez olabilecek, daimi bir ıstırap mevcuttur.

Marcel Proust 






Karımı 1998'in sonbaharında kaybettim...

Yedi senelik evliliğimizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik.
Karım, her evlilik yıl dönümümüz de ikimizin fotoğrafını çerçeveler, ‘‘Bunlar bizim hayatımızın gölgeleri’’ derdi.
Öldüğünde, yedi tane resmimiz vardı.

97'in bir gecesinde onu aldattım.

Oysa, ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim.

Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım.

Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece:

- Biliyorum dedi.

***

İzmir'e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim.

Fotoğraflarımıza bakıyordum yine.

Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün fark ettim.

A.

R.

K.

A.

S.

I.

N.

Gerisi için yılları yetmemişti.

Ama sanırım ‘‘Arkasına bak’’ filan yazmaya niyetlenmişti.

Hemen çerçevelerin arkasına baktım.

Hiçbir şey yoktu.

Sonra bir şey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm.

***

İnanabiliyor musunuz, her birinin arkasından bir mektup çıktı!

Geçirdiğimiz her sene için sevgi dolu sözler yazmıştı.

1997'deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı.

Ve içinden şu sözler çıktı:

‘‘14 Mart 1997/ Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı/ Söylemene gerek yok, biliyorum...’’

***

2002'deyiz.

Onu kaybedeli 4, aldatalı 5 yıl oluyor.

İçim acıyor şimdi.

Çünkü kadınlar biliyor, hissediyor...




Alıntı…
♥ ♥

Sesini, nefesini,
Yaşadığı ülkesini ,
Gözlerinin bebeğini ,
Emeğini, rüyasını, dünyasını fethedersin .
Sağlığı da sen olursun, hastalığı da ,
Oğlu da sen olursun, babası da ,
Yaşama hevesi çabası da .....


Bir kadının yüreğine girebilirsen
En büyük şairi
İnanılmaz mucizesi ve sihri olursun
Herşey yalan, sen zahiri
Herşey vesairse, sen cevahiri,
Herşeyden ötesi
Yüreğinin içinde ahiri olursun

Bir kadının yüreğine girebilirsen
Yaşaması da sen olursun, ölümü de
Bir kadının yüreğine girebilirsen
Ya helalliği olursun
Ya veballiği
Bir kadının yüreğine girebilirsen
Ya adamı olursun
Ya haramı


Bir kadının yüreğine girebilirsen
Ya kaybolursun
Ya da gerçek olan seni bulursun

İhsan TURHAN








Bilgelerle kadınlar birbirine çok benzerler. Her ikisi de kalpleriyle hisseder, akıllarına danışmadan iş yapmazlar. Bu yüzden bilgeler biraz kadın gibidirler. Hem her şeyden çabuk etkilenirler, hem de neyin olacağını çok önceden kestirebilirler.

Ali AYÇİL - Sur Kenti Hikayeleri