MELEK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MELEK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Peygamber Efendimiz (S.A.V) demiştir ki:

"Birisi öldüğünde akrabaları cenaze işleriyle meşgul iken, son derece güzel bir kişi gelir mevtanın başının yanında durur. Kefenlendiğinde kefen ile merhumun göğsü arasına girer"

Definden sonra herkes evine döner, Münker ve Nekir adlı iki özel Melek gelir, öleni kişisel mahremiyet içerisinde imanı hakkında sorgulayabilmek üzere, göğsünde duran güzel kişiyi ayırmaya çalışır. Güzel kişi der ki:

”O benim refakatim, O benim dostumdur, hiçbir şekilde Onu yalnız bırakmam. Eğer siz sorgulama için görevlendirildiyseniz, görevinizi yapınız. Onun cennete girmesini kabul ettirinceye kadar terk edemem."

Sonra ölmüş arkadaşına döner der ki,
”Ben, bazen yüksek sesle bazen de kısık sesle okuduğun Kur’an'ım. Endişe etme, Münker ve Nekirin sorgusundan sonra üzüntü duymayacaksın."
Sorgulama bitince güzel kişi Onun için Meleul Aladan (semadaki meleklerden) misk kokusuyla bezenmiş bir döşek hazırlar.

Allah'ın Resulu (S.A.V) demiştir ki:
"Hesap gününde ne bir Peygamber, ne de bir melek, Allah'ın indinde Kur’andan daha imtiyazlı bir şefaatçi olamayacaktır."

Resullah(SAV) demiştir ki:
“Bir beyit dahi olsa benden olan bir bilgiyi iletiniz”.Allahın lütfu hepimizin üzerine olsun.


AMİN



İki melek yeryüzünü dolaşmaya çıkmışlar. Tabii insan kılığında. 
Akşam olmuş. Kentin en zengin semtinde lüks bir villanın kapısını Tanrı misafiri olarak çalmışlar. Ev sahipleri somurtarak buyur etmişler onları. Yemek falan teklif etmemişler. Sıcacık misafir odaları yerine, buz gibi ve nemli bodruma iki şilte atıp; “Geceyi burada geçirebilirsiniz” demişler. Şilteleri betona sererken, yaşlı melek duvarda bir çatlak görmüş. Elini uzatmış. Şöyle bir sürmüş yarığa. Duvar eskisinden sağlam olmuş. Genç melek:“Niye yaptın bunu?” diye sormuş merakla. “Her şey her zaman göründüğü gibi değildir” demiş yaşlı melek yavaşça. Ertesi akşam melekler bir köy evinde çok fakir, ama çok iyiliksever bir aileye misafir olmuşlar. Her şeyleri bir tanecik inekleri imiş. Onun sütünü satıp geçiniyorlarmış. Ev sahipleri mütevazı sofralarına almış onları. Allah ne verdiyse beraber yemişler. Yatma zamanı gelince kadın: “Siz uzun yoldan geliyorsunuz, yorgun olmalısınız”demiş. “Bizim yatakta siz yatın, bir rahat uyuyun. Biz şu divanda idare ederiz.” Güneş doğarken uyanan melekler, zavallı adamla karısını iki gözleri iki çeşme ağlar bulmuşlar. Hayattaki tek servetleri inekleri bahçede ölü yatıyormuş. Genç melek öfkeden deliye dönmüş. “Bunu nasıl yaparsın. Bu kadar iyi insanların yegane servetinin ölmesine nasıl izin verirsin. Önceki gece gittiğimiz villada her şey vardı, ama kötü ev sahipleri bize hiçbir şey vermediler. Sen onların bodrumlarını tamir ettin. Bu fakir insanlar bizimle her şeylerini paylaştılar ineklerinin ölmesine göz yumdun?..” 

“Her şey her zaman göründüğü gibi değildir evlat” demiş, yaşlı melek gene. “Nasıl yani?” diye daha da öfkeyle yinelemiş sorusunu genç melek. “Her şey her zaman göründüğü gibi değildir evlat” demiş yaşlı melek bir daha. Ve anlatmış. “İlk gittiğimiz zengin evinin o duvar çatlağının içinde yıllar önceden saklanmış bir hazine vardı. Ev sahipleri, zenginlikleri ile çok mağrur, ama hiç paylaşmayı sevmeyen insanlar oldukları için bu defineyi bulmayı hak etmemişlerdi. Çatlağı kapayıp, onları bu hazineden ebediyen mahrum ettim. Dün gece fakir köylünün yatağında yatarken ölüm meleği, adamın karısını almaya geldi. Kadının hayatını bağışlamasına karşılık ona ineği verdim. Her şey her zaman göründüğü gibi değildir. İşler bazen istendiği gibi gitmez göründüğünde, aslında olan budur. Eğer inançlı isen, her işte bir hayır olduğunu düşünürsün. O hayrın ne olduğunu da, bir süre sonra anlarsın.”