Yazmaktan çok konuşmayı tercih ederim, çünkü yazı bir kez yazıldı mı artık sağda solda dolaşmaya başlar ve onu anlayabilecek olanın da anlamayacak olanın da eline geçer.
Yazmaktan çok konuşmayı tercih ederim, çünkü yaptığım hakikat yolculuklarını yazarak kayıt altına aldığımda, hakikatin ne olduğunu bilmeyen, onun sürekli araştırılması gereken bir şey olduğunun farkında olmayan bilgisizler, yazdıklarımı okuduklarında hakikati elde ettiklerini sanırlar ve bir daha onun araştırılmasını istemezler ve yazıyla kayıt altına alınmış olanı sorgulamaya kalkanlar çıkarsa onları gençleri baştan çıkarmakla suçlar, en ağır cezalara çarptırmaya uğraşırlar.
Konuşmayı yazmaya tercih ederim, çünkü yazdığım Yazı ben olmadan ne kendini savunabilir ne beni: biri çıkıp ona sorular soracak olsa, ondan anlatılanları daha açık anlatmasını istese yazılı olanın dışında tek bir söz bile söyleyemez; biri çıkıp ona saldıracak, ona haksızlık edecek olsa saldırıya karşılık veremez, kendini savunamaz –hep benim yardımıma muhtaçtır. Yalnızca konuşmadır kendini ve beni savunabilecek güçte olan, yalnızca konuşmadır kimi muhatap alması kimi muhatap almaması gerektiğini bilen. Yazı onun gölgesinden başka bir şey değildir.
Ama yine de yazmaktan kendimi alamam. Çünkü bilirim ki yazı söylediğim sözü kayıt altına alır, böylece onun unutulmasını önler, hatırlanmasını sağlar; onu geleceğe, bulunmadığım yerlere, karşılarında olmadığım insanlara taşır: yaşım iyice ilerlediğinde ona bakıp geçmiş hakikat yolculuklarımı hatırlarım; benden sonra izimden yürümek isteyenler ona bakıp izimi bulurlar.
Şan, şöhret ya da para kazanmak için değil, yalnızca hoşça vakit geçirmek ve geçirtmek için yazarım..."
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum