Vehbi Koç'un tüm iş hayatı boyunca sıkı sıkıya sarıldığı
prensipleri vardı. Bu prensipler şöyleydi:
1. Hiç kimse tek imzayla şirketi töhmet altına sokmayacak.
2. Kardeşin ya da kocan bile olsa umumi vekaletname
vermeyeceksin.
3. Verdiğin vekaletnameler muayyen süreli ve bir işe dönük
olarak verilecek.
4. Birlikte çalıştığın kimselerle özel hayatında arkadaşlık
etmeyeceksin, içli dışlı olmayacaksın.
Onlarla ilgili kararlar almakta zorlanırsın.
5. Verdiğin hiç bir siparişin borcunu unutmayacaksın. Hediye
başka sipariş başkadır. Bir paket sigaranın bile borcunu ödeyeceksin.
Hediye daima pahalıya patlar.
6. İbadetini gösteriş için yapmayacaksın. Allah'la kulun
arasına kimse giremez.
7. Toplantılara hazırlıklı gideceksin. Gündemin olacak.
Karşı tarafın gündemini isteyeceksin.
8. Her toplantının zabtı toplantı sonrası yazılacak.
İleride, karşı taraf ne sormuş, sen ne söylemişsin yazılı olarak kalacak.
9 . Siyasilerle konuşurken kendini zabıt tutacaksın.
10. İçkiliyken bahse girmeyeceksin. Şirket işlerini
konuşmayacaksın. Az konuşup, çok dinleyeceksin.
11. Elde ettiğin bilgilerin bir kısmını çalışma
arkadaşlarınla paylaşacaksın.
12. Almak istediğin kararı çalışma arkadaşlarınla birlikte
alacaksın ki sonradan takip etsinler ve sorumluluk alsınlar.
13. Kimseye kefil olmayacaksın. Sonradan kötü kişi olacağına,
baştan kötü olmak daha iyidir. Ama gönlün arzu ediyorsa para verip unutacaksın.
14. Düşmüş dostunu arayacaksın.
**********
Merhum iş adamlarımızdan Vehbi Koç’un iş hayatı süresince
uyguladığı prensipler ki bunlardan birkaçını başka yerde de okuduğumu
hatırlıyorum ama benim için en önemlisi 4.madde yani “Birlikte çalıştığın
kimselerle özel hayatında arkadaşlık etmeyeceksin, içli dışlı olmayacaksın.
Onlarla ilgili kararlar almakta zorlanırsın.” olanı… Katılmamak
mümkün değil. Çünkü hepimiz de bu maddeyi hayatımızda en az bir kez olsun
yaşamış ya da yaşamak zorunda kalmışızdır. Kendi adıma diyebilirim ki bu yaşıma
kadar edindiğim tecrübelerimden yola çıkarak, ne zaman ki çalıştığım yerlerde
arkadaşlarımla aram çok iyi yani diğer bir deyişle sıkı fıkı olmuştur, bir müddet sonra da en
basit bir şey yüzünden bozulmuştur. Başlangıçta niyet elbette bir şeyler paylaşmaktır
ki her şeyden önce günümüzün büyük çoğunluğunu birlikte çalıştığımız mesai
arkadaşlarımızla geçirmekteyizdir. Ama bir süre sonra her nedense belki de
insanların birbirini aşırı derecede sahiplenmesinden mi diyelim yoksa
kıskançlık duygusunun gelip de içimizi bir kurt gibi kemirmesinden midir
bilinmez ama gerçekten de iş yerindeki ile özeldeki arkadaşlarımızın yerini
belirlemek zorundayız. Adı üstünde olduğu gibi bir tarafta çalıştığımız süre
içinde birlikte vakit geçirdiklerimiz, diğer tarafta ise sevincimizi,
mutluluğumuzu, hüznümüzü … paylaştıklarımız. Hangisi daha öncelikli diye
sormanın da bir gereği yok çünkü sonuç belli. Özel hayatımıza dahil ettiğimiz
ve bizler için çoğunlukla vazgeçilmez olanlar…Sonrasında üzülmemek adına…
Sevgiler,
Mehpare ÖĞÜT
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum