Türküler telli duvaklı, türküler gelin
Türküler sevda yeli, dost eli
Türkülerinde yazılı memleketimin kaderi
Bulunsun mezar taşımda dilerim
Türkülerin en güzeli
Üç tel, üç mısra şiir
Sabır taşını çatlatan çile
Anılarla avunduğumuz yetişir
Söz gümüştür
Sükut altın değildir yine de
İnan hiçbir şey güzel değil şu yeryüzünde
Sen olmasan
Ülke de senin için devlet de
Bunu bil kullan hakkını
Yaşa kardeşim özgürce
Gülmeyi bir kez unuttun mu
Neylersen gülemiyorsun bir daha
Ağaç içinden çürür
Elmayı oyar kurt, sineği yer örümcek
Ve insanı yer insan
Elif kızın gönülcüğün çalmışlar
Bir halden bilmeze vermişler
"yılan gibi eğrim eğrim mor belik
Soyka kalsın bu ayrılık ayrılık"
Acının ve korkunun
Önün ve sonun
Yani hiçbir şeyin aslı yok
Yalnızca büyüklük
Yalnızca yaşama sevgisi aşk sonra
Ve bir büyük dünya ortasında
Yüreğimde duyduğum yokluğum
Güneyden mi geldin böyle nedir
Portakal kokusu avuçlarında
Bu limon çiçeği ne saçlarında
Söyle durur mu o sıcak sihir
Turuncu renklerle dal uçlarında
Bir kahve fincanında
Bahtıma çıkan fal sensin
Yalan da olsa
Uydurduğum en güzel masal sensin
Yoksul bir kasabada doğan
Yalınayak büyüyen şair
Nerden bulacak yumuşak kelimeleri
O, dağ yeli gibidir
Sarsar
Ömür üç günlüktür biter
Şiirde sürer hayatın filizi
Sürekli bir aşktır çünkü şiir
Ah güz gelir kış yok işte yağan kardır
Yer duymaz gök sağır
Ben çekerim yüzyıllardır
Söyleyin anama ağlamasın
Ölüm bir kaçıştır yaşamdan
Gökyüzünde bir bulut
Nasıl giderse dağlara doğru
İnsan nasıl düşerse yollara usulca
Anılar da öyle
Yol alır gönlümüzde
Eskimez çocukluktaki düşler
İnsan eskise de
Doğa eskise de
Biliyorum, insan kavgayla büyür
Biliyorum, dümdüz değil yaşam
Ölüm, gençleri
Çok seviyor ülkemde
Kötü değildir ağlamak
Yüreğim boş bir kafes işte
Saçında güller, karanfiller, dünyanın en güzel kırları
Saçında gelincikler, sabah çiyi ve tarla kuşları
Yaşamanın ve ölümün karşısında her şey susar
Her şey bir eski zaman düşünde
Savrulup gitti günler…
Ali PÜSKÜLLÜOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum