Bazen, bir kadının gözlerine bir bakış
yerleşir; ne gurur vardır bu bakışta ne alttan alma, ne bir talep
ne de bir serüven vaadi. Gözlerin verdiği bir işaret olduğundan,
bir başka bakışla kesişebilir; gelgelelim sözcüğün gündelik
anlamıyla ille de bir başkasına yöneltilmemiştir; kimin üstüne
alınacağı umurunda değildir.
Bir çocuğun gözlerine yerleşecek bir bakış değildir bu;
çünkü çocuklar kendilerini gereğince tanımazlar; erkeklerin
çoğunun gözlerine de yerleşemez; çünkü erkeklerin çoğu
açıkgözlülük taslar; hayvanların gözlerine de yerleşemez;
çünkü hayvanlar, zamanın geçişinden habersizdirler. Romantik
şairler, bu tür bir bakışta kadının ruhuna giden kestirme yolu
gördüklerine inanırlardı. Ama böyle bir yaklaşım, bakışın
saydam olduğu izlenimini veriyor; oysa aslında dünyada ondan daha
az saydam bir şey yok.
Kendini kendi olarak ortaya süren bir bakış bu, başka
bakışlara benzemiyor. İlle de bir şeye benzetmek gerekirse bir
çiçeğin rengine benzetilebilir. Kendi mavisini söyleyen bir güneş
çiçeği gibi.
Toplulukta bu tür bakışlar çabucak solar; çünkü ne
söyleşilere ortam hazırlarlar ne de alışverişlere. Toplumsal
yoklamada kaçaktırlar.
John BERGER
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum