Sonbahar, takvimlerin yalnızca bir geçişini değil, ruhun da ince bir kırılmasını anlatır. Yazın neşeli kalabalıkları çekilip gittikçe, geride bir dinginlik, bir içe dönüş kalır. Sararan yapraklar, ağaçların dallarından usulca süzülürken sanki her biri küçük bir vedanın sembolüdür. Sokaklara dökülen yapraklar, geçmişten kalan anıların üstüne serilen sarı bir örtü gibidir.
Sonbaharın rüzgârı, yazın aceleci neşesinden farklıdır; daha ağır, daha düşünceli eser. İnsan, bu mevsimde ister istemez kendi içine döner. Bir kahve fincanının buğusunda kaybolan bakışlar, yağmur damlalarının cama bıraktığı izler, insanın kalbine dokunan ince bir melodiye dönüşür.
Kimi zaman bir vedanın, kimi zaman bir başlangıcın mevsimidir sonbahar. Hüzünlüdür, evet, ama bu hüzün bir ağırlık değil; daha çok insanı kendi özüne çağıran, olgunlaştıran bir sükûnettir.
Ve işte, sonbahar bize hatırlatır: Her şeyin bir vakti, her güzelliğin bir sonu, her sonun içinde de yeni bir başlangıcın tohumu vardır.
Sonbahar, insanın iç sesini en çok duyabildiği mevsimdir. Yazın telaşlı adımlarından sonra yavaşlayan zaman, şimdi daha dingin, daha düşünceli akar. Ağaçlardan düşen her yaprak, bize hayatın gelip geçiciliğini fısıldar; ne kadar güçlü köklere sahip olursak olalım, sonunda dalından kopan bir yaprak gibi yol alırız bilinmeyene.
Bu mevsimde hüzün, yalnızca kaybın değil; aynı zamanda kabullenişin de adıdır. Güneş ışığı bile farklı düşer artık: daha solgun, daha kırılgan… İnsan, gün batımında gökyüzüne baktığında, ufkun ardında gizlenen duygularını görür gibi olur.
Sonbaharın yağmurları, sadece toprağı değil, insanın içini de arındırır. Her damla, yüreğe sessizce düşer ve kalpte bir ferahlık bırakır. Belki de bu yüzden sonbahar, insanın kendiyle yüzleştiği, geçmişin yüklerini sessizce bıraktığı bir mevsimdir.
Ve belki de sonbaharın asıl büyüsü, hüznün içinde saklı olan o ince güzelliktedir. Çünkü insan, hüzünle yoğrulduğunda olgunlaşır; kaybettiklerini fark ettiğinde sahip olduklarının kıymetini daha derinden hisseder.
Sonbahar bize şunu öğretir: Bir yaprağın düşüşünde bile zarafet vardır. Ve bazen en güzel şiirler, en derin hisler, hüzünle yazılır.
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
2025
















Merhabalar.
YanıtlaSilSonbaharı o kadar güzel ve profesyonelce anlatmışsınız ki, emin olun çok hayran kaldım. Büyük bir keyif alarak zevkle okudum yazınızı. Ancak ne diyeceğimi ve ne yazacağımı şaşırdım. Ben artık bu sonbahar yazısı üzerine hiçbir şey diyemem. Sadece kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim. Sonbahar ancak bu kadar güzel anlatılır.
Selam ve saygılarımla.
Recep bey çok çok teşekkürler ediyorum. Eksik olmayın. Bazen duygularım fazlasıyla dile geliyor. Son yıllarda bir Ağustos çocuğu olarak sıcaklardan öyle bunalmışım ki sanırım tansiyon hastası olmamında bunda etkisi büyük; sonbahar'ı daha bir sever oldum. Penceremden dışarı bakarken ağaçların yapraklarını uzun uzun seyreder, yapraklarında ki renk cümbüşüne hayran olurum. Yeşilliğin turuncu ve sarı ile karışık hali apayrı güzellik. Hele ki ülkemizde bunu güzelim canım ormanlarımızda bulmak da mümkün. Gidenler bilir elbette. Sonbahar her ne kadar hüzün mevsimi olduğunu düşündürse de yeniden uyanışdan önce uykuya bir dalış hali, bir dinginlik mevsimidir de... Dilerim ki ülkemiz ve tüm dünya adına tüm insanlar için mutluluğun huzurun sevginin ve barışın habercisi olsun... Beğeniniz ve güzel yorumlarınız için tekrardan en samimi dileklerimle teşekkür ederim. Sağlıklı ve mutlu günler diler; saygı ve selamlarımı iletirim.
Sil