MEMLEKET etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MEMLEKET etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ne kadar da mutluymuşuz meğerse.. Küçükken, anne babamız bizimleyken, oyuncaklarımızla oynarken, bir odanın içine kurulmuş sobanın etrafında ısınırken. Sabahları kızarmış ekmek kokusunu içimize çekerken. Buğulanan pencerelere kalpler çizerken. Kar yağdığı için delice sevinip kardan adam yapma telaşı içine girerken. Konu komşu kapı önlerinde oturup çekirdek çitlerken, gelen geçen herkese selam verirken, yaz geldiğinde memlekete gideceğiz diye sevinirken. Sevindiğimiz bunca şey ve daha fazlası var iken… Ne kadar da mutluymuşuz meğerse…

Şimdi elimizde mutluluktan arta kalanlarla idare etmek düşmüşken payımıza, her geçen gün yaşadığımız günün özetini bile çıkartamıyoruz yorgunluktan. Eve gidiş geliş saatlerimiz, işte geçen yorucu zamanlar, insanlara anlatamadıklarınız ya da anlamak istemeyen insanlara söylenecek onca söz var iken,  aslında bizi yoran bu sıkıcı, mutsuz ve renksiz hayatı yaşamak zorundayken…Zaman bizden ne çok şey alıp da götürmüş meğerse. 

Eskiye dönmenin mümkün olmadığı, duyulan özlemin tarifinin ise imkansız olduğu, hatıralarla avunmak zorunda kaldığımız, siyah beyaz fotoğraflarla avunduğumuz, çocukluğumuz, gençliğimiz, geçmişimiz… Bizi bırakmayan bir ton anının etrafında biriktirdiğimiz hikayelerimiz.. Hepsi bizim, hepsi özel.. Şiir tadında öykü kıvamında anlatmaya değer biriktirdiklerimiz… Bir daha dönüşü olmayan yolculuğumuzun herhangi bir yerinde, bir evresinde yanımızda olanlar, çomak sokanlar, gıybet edenler, sevenler, sevmeyenler sevdiğini söyleyip de sırtımızdan vuranlar, iyi günde yanımızda olup da kötü günümüzde sormayanlar…. Hepsi geçmişte kaldı diyerek önümüze baktığımız, yolumuza çıkan engelleri tek tek yıktığımız, olmaz dediklerini olur yaptığımız, kısacası hayatın tüm zorluklarına meydan okuduğumuz bu hayat bizim… Acısı tatlısıyla, hüznü ve sevinciyle, tüm yaşanmışlıklarıyla sadece bizim. Biz bu hayatın içinde bir bireyiz, toplumun bir değeriyiz, insanız, canız… Her şeye ve herkese rağmen yaşamaktayız. Nefes almaya devam ettiğimiz müddetçe, heybemizde biriken ve biriktirmeye devam ettiğimiz hikayelerimizle, anılarımızla, sevdiklerimizle ve sevmeyenlere rağmen yaşamaya inat etmekteyiz ve edeceğiz de. Çünkü yaşamak, her şeye ve herkese rağmen güzel yine de. Sağlığımız yerinde ise, sevdiklerimiz bizimleyse, gidecek bir işimiz var ise, şükretmeyi biliyorsak bir de. Yaşamak lazım azizim, yaşamak… Zamanında ve yerinde….

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
2019 Aralık




 Mis gibi çiçek kokularının buram buram yayıldığı, yeşilin binbir tonunun adeta nakış gibi işlendiği, havasına suyuna, taşına toprağına, bin canın feda olduğu memleketimden henüz ayağımın tozuyla geldim gelmesine ama tadı damağımda kaldı adeta…Yeşilliklerin arasından kırmızı gelinciklerin, sarı, leylak çiçeklerin fışkırdığı ve insanın gözünü doyuran, güneşin insanın iliklerine kadar ısıttığı, kuş seslerinin doğanın sesiyle bütünleştiği, uzaklardan gelen kuzuların melemelerinin insanı mest ettiği memleketim,,, her gidişimde içimi sevinçle dolduran, dönüşümde ise hüzün hissettiren şirin memleketim ÇERKEŞ’im… Seni bu kadar sevmemin sebebi ne diye düşünüyorum da  acaba çocukluğumda ki güzellikleri görüp yaşamış olmam ve eski hatıraların beni çekmesi mi yoksa canımdan çok sevdiğim babam ve dayımı koynuna alan toprağının güzel kokmasından mıdır bilinmez ama gerçekten de bir başkasın benim gözümde… Adın gibi şirin mi şirinsin işte…




Mehpare ÖĞÜT