SEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İsmi tarafından terk edilmiş bir şehir gibi yüreğim.
Her ne kadar adını koymaya çalışsam da ; yokluğunun eş anlamlısı hiç bir imla kitabında geçmiyor…
Sanki Türk Dil Kurumu yasaklamıştı yokluğunu…
Gittiğin günden bu yana bu şehir çok değişti.

Hunharca katledilmiş hayallerim, boyası dökülmüş umutlarım ve dünden kalma yarınlarla ayakta durmaya çalşıyorum…
Gitme diye bütün pabuçlarını dama atmıştım halbuki…
Biliyorum, bir gün bu şehir getirecek seni bana.
Kim bilir belki de bir dolmuşta ‘şuradan bir öğrenci uzatır mısınız?’ diye vurduğum omuz senin ki olacak…
Şimdi hangi şehir alıp basar bağrına bizi ?
Hangi şehir hikayesine kahraman yapar ?
Hangi şehir büyütür çocuksu düşlerimizi ?

Sen gittin… Bu şehiri ayaklar altına alıp kalbimin sokaklarına basa basa gittin…
Ve ben pabucunu kaybetmiş bir çocuk edasıyla seni aradım bomboş sokaklarda…
Kaldırım taşlarında ki ayak izlerini, inzivaya çekilmiş kuytu düşlerini ve doğmayan çocuğumuzu parklarda aradım…
Yalnızlık bir ananın nasıl ilk göz ağrıysa yokluğunda benim ilk göz ağrım…
Hani küçükken kalbine ne koyarsan seninle beraber oda büyürmüş ya ;
Ben büyüttüm seni işte kalbimde annen falan hikaye…

Şimdilerde adın, adım adım sürükleniyor kalbimin bomboş sokaklarında.
Hatırlar mısın bir ara sormuştun ‘beni neden seviyorsun’ diye,
Bende o an heyecanlanıp cevap verememiştim…
Hala geçerliyse o soru’n cevap vermek isterim..
Seni neden seviyorum biliyor musun ?
Gözünün üstünde kaşın varda ondan…
Keşke ‘gidiyorum’ dediğinde ‘gelirken ekmek almayı unutma’ diyecek kadar hafife alabilseydim gidişini..
Olmadı işte…

Ben kahvaltını hazırlayıp senin gelmeni bekledim.
Bir çocuğun babasının yolunu gözlediği gibi…
Periler için bile çocukluk titik bir cennetten ibaretse ben ne yapabilirim ki…
Sen en iyisi gitme…
Hem nereye gidiyorsun bu şehri peşine takıp ?
Yalancı bahara aldanıp nereye gidiyorsun ?
Şimdilerde adın kadar aklımdasın…
Adın ; benim için ‘oku’ emri…
Hadi gel dolaştır kestane rengi saçlarını kılcal damarlarıma…
Kalbime giden her kan pıhtısında saçlarının kokusu olsun…
Yağmurlu havalarda bile kapatmıyorum pencerelerimi..
Sen geldiğinde belki duyamam diye…
İyiyim ben, merak etme…

Ordan burdan bir kaç dal sigara, birisinden kibrit, otlanıyoruz işte…
İyiyim ben, yara’m da çok iyi, çok iyi bakıyorum ona…
Mesela her nefeste biraz daha büyüyor, başkalarının ateşinde…
Parmağına sürecek oje bulamayışın mı hala tek derdin ?
Yada kırmızı ile pembe arasında kalman mı hüzünlendiriyor seni ?
Hani bana bazen her aklına geldiğinde ‘seni seviyorum’ diyordun ya,
O an kendime olan öfkem kızıl bir duman gibi yayılıyordu içime,
Sonra yavaşça soğuyarak küçülüyor küçülüyor ve yerini yine hasrete bırakıyordu..
Şimdilerde o iki kelime kulağıma küpeden ibaret…
‘Gidiyorum’ dediğin günden bu yana yoksun bu şehirde..
Kuru bir ‘gitme’ sözcüğü dökülmüştü o an dudaklarımdan göz yaşlarıyla karışık..
Öyle kuru, öyle ıslak, öyle uzak..
Sahi bu kadar kolay mıydı her şey, bu kadar yakınmıydık bu ayrılığa..
Her neyse…

Özledim be kadın ! Özledim…
Saçlarında ki ‘ben’ kırıklarını özledim…
Gözlerinde boğulmayı özledim…
Dudaklarında haram’ı özledim…
Ellerinde sevabı özledim…
Sorma bana ‘beni özledin mi ?’ diye…
Özledim ulan ! Özledim…
Ama her şeye rağmen başardığımız şeyler vardı..
Mesela sevdik, çok sevdik ; yada öyle sanıyorduk..
Amacım yıldızları göstermek değil ; binlerce yıldıza rağmen ayın güzelliğini göstermek..
Bitti deyişin öylesine değil ölesiyeydi, şakacıktan…
Ve kıyametler koptu, sadece sen öldün…
Sakın ayrıldık diye bana verdiğin sözleri unutma sevgilim…
- Sıkı giyin.
- İlaçlarını aksatma.
- Geceleri üzerini ört.
- Sevgilinle iyi geçin.
- Kendine iyi bak.
- Ve sende ki bana iyi bak…


Yunus Emre ÜNDAR
Siirfm.com'a teşekkürlerimle...




Sonunda
en sonunda
geldin ya
kış'a dönmüştü gönül bahçem
şimdi bahar rüzgarları ile coşuyor
küçük bir kız çocuğunun sahip olduğu mutlulukla...

Çok zaman olmuştu
Ve hatta unutmaya bile yüz tutmuştum sevginin adını
Aşk neydi yeniden öğrenmem lazımdı
Geldin
sonunda
en sonunda
ve ben unuttuğum her ne varsa
aşk'a dair, sevgiye ait seninle hatırladım yeniden,
sil baştan yaşamak adına...
gözlerinde gördüğüm o sevince esir düştü yüreğim
şikayetçi değilim
aradığım her ne varsa sendeydi
ekmek gibi, su gibi, hava gibi aziz oldun bana
geldin ya
sonunda
en sonunda
sakın gitme sevdiğim
sakın bırakma
yeter ki
sevdamın rengi sen
adı sen olsun
ve aşk bizden sorulsun bundan sonra
kök salsın her gün biraz daha
biraz daha sen
biraz daha ben
çokça sevgi
çokça aşk
sen ve ben
kısacası
biz varız bundan sonra....

Mehpare ÖĞÜT
24 OCAK 2014








Gecede saklı sırrına eremedim. Gecede saklıydın sen, sen aslında bir geceydin, ben bilemedim. Batan ne güneşti senin üstüne, ne doğan yıldızlardı senden ayrı. Sen hem geceydin, hem yıldız. Ben seni göremedim. Ay'dı senden habersiz giden bulutlar arasında. Sen gökte Ay mışsın da, ben fark edemedim. Gecede saklı sırrına eremedim. tutamadım gece gibi, sarılmak ne mümkün. Sana olan aşkım aynen tek hece gibi, ben kağıda dökemedim. Zifir rengi bir sis, senden habersiz dalgalanan deniz meğer ben hep kalmışım sensiz. Gece kadar olamadım. Yalnız kalacağım gecenin koynunda. Almayacağım, sokmayacağım yanıma kimsecikleri. Yolacağım seni hatırlatan, sen kokan çiçekleri. Gecede saklı sırrına aşık, senden hem nefret eden, hem sana dolaşık. karışık, evet bu hayat ve ben kölesi karışık,çözemedim. niye üşüdüğümü şimdi daha iyi anlıyorum. Yokluğun ne kadar da soğuk. Ne kadar uzak kalıyorum hayatın neşesinden sen yokken. Sen yokken gök kırmızı ve siyah, gözlerim siyah ve karanlık. Gözlerim sen yokken donuk bakıyor geceye. Sen yokken anladım gecenin kıymetini. sen yokken anladım gecenin heybetini. Ölüyorum yavaş yavaş. Kokunu arıyorum, saklıyorum anılarımı bulduğum kuytulara, ölüyorum gecede. Gecede saklı sırrına eremedim. 
Sen, aslında geceydin, ben bilemedim!..

PDR-BAY / DOĞAN




Bak, tam da şuramda bir yerlerde, anlayacağın, kısacası, yüreğimde... Sana dair, sana ait bir şeyler var içimde...

Kanatlanmayı bekliyor tüm kelimeler ve suskunluğunu bozmayı yüreğim...

Haydi Rastgele...♥♥

Mehpare ÖĞÜT



en gizli silahımla üstüme çevirdiğim
kendimi vuruyorum bir kuşluk vakti
çıkıp geliyorsun delibozuk suretinle
en güzel yerinde mürdüm erikleri

değil mi okyanus ortasında sürüklenen
bir ceviz kabuğu yaşamak
değil mi ölümle kol kola yürürken
korkusuzca kendinden korkmak
- bembeyaz çarşaflar üstüne her gece
alacabulaca bir ölüm düşüyor
her gece çarşaflar üstüne bembeyaz
ellerini
ver
ellerim
üşüyor

kendimi vuruyorum bir kuşluk vakti
çekildiği yerde bütün denizlerin
doğacak güne kavisler çizerken
el değmemiş oynak kalçaları yarin

değil mi aynalardan soyutlanmış bir bakış
büyük gedikler açıyor utanç duvarımda
değil mi rüzgarlara vuruldukça ben
ince bir yağmur büyüyor dudağımda
- bembeyaz çarşaflar üstüne her gece
alacabulaca bir ölüm düşüyor
her gece çarşaflar üstüne simsiyah
saçlarını
ver
saçlarım
üşüyor

Mehmet Ali YILMAZ




Özlediğim, beklediğim, gelenim…
Yeryüzündeki milyonlarca insan arasında gülümseyenim.
İçimde ki mutluluğum, coşkum, neşem, sevincim,
Adını koyup da henüz kimselere diyemediğim
Saklımda olan sevdiğim,
Tadım, canım, hasretim…
Her günün sabahında aklıma gelenim
Düş’lerinle birlikte uykulara daldığım,
Hayatıma anlam katan sevdiğim,
Hayalim, kalbim, gönlüm,
Gönlümden gönlüne yol çizdiğim
Dünyam, her şeyim, sevilenim…
Yüreğime düşen sevdam, sevgilim
Yüreğime hoş geldin…
  

Mehpare ÖĞÜT








Sana yazacaklarım bitti mi sanıyorsun,
-hayır, henüz bitmedi…

Başlamayan bir şeyin bitmesi mümkün olabilir mi…!

Daha gözlerine sıralayacağım onca dize dururken
Öpülmemiş dudaklarının sıcaklığını dudaklarımda hissetmemişken
Saçlarının arasında dolaşmayan ellerim varken
Omzuna koymadığım başım henüz beklerken
Dizlerinde bir an bile uyuyamamışken
Kalbim henüz senden vazgeçmemişken
Gözlerim sonsuz kere benden uzaklaşan yolları gözlerken
Günler ayları, aylar yılları kovalarken
Ve ben bir an bile seni görmemişken
Gördüğümü farz ederek yaşarken
Yaşarken seni düşlerken
Düşlerken en güzel günleri
Günleri sana adamışken
Adadığım tüm nefesimi henüz vermemişken
Verdiğim söze sadık kalıp seni beklerken
Beklerken kimseyi kabul etmemişken…

Senin için yazacaklarım biter mi sanıyorsun…!

Daha bitmedi…
Tüm kelimelerim sıralanmış bekliyorken senin gelmeni..
Bitmez bende ki yazılacak satırlar,,,

Kalemim her daim açık sana…
-hadi düş sayfalarıma…

Mehpare ÖĞÜT
“Sen uzaklarda bir yıldız gibisin bana, uzanamadığım, tutamadığım”


KASIM 2013








Bir tek sana anlatmalıyım sadece sana...
Yüreğimi ısıtanın sadece sen olduğunu.
Şu soğuk kış günlerinin hatırına
Bir fincan çayıma eşlik için davetli olduğunu....


____ Mehpare ÖĞÜT____





Seni özledim demek, sana ihtiyacım var demektir…
Kalk gel demiyorum ama bir arayıp sor demektir…♥


__________Mehpare ÖĞÜT___________