Ş A İ R A N E: KİMSESİZLER
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

KİMSESİZLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KİMSESİZLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ocak 2014

KİMSESİZLER

Ocak 11, 2014 0
KİMSESİZLER



Bahçelievler 7. caddeyi baştan sona gezmeyi çok severim…Bu caddede özellikle güneşin batmak üzere olduğu saatler harika görüntüler verir izleyenlerine…Eşimle, caddeyi dolaşırken, restaurantlarda, cafelerlerde küçük gruplar halinde oturan insanları gözlemleriz…7. caddede rahattır herkes…Kimse kimseyi rahatsız etmez…Özgürce dolaşır her yaşta insan…Cıvıl cıvıldır cadde…Bayılırım böyle ortamlara…Çünkü ben de özgürce hareket edebilmeyi isterim…Şu ne der?..Bu kıyafetim nasıl karşılanır?..Tek başıma rahatça dolaşabilir miyim?..soruları yanıtı ne olursa olsun, rahatsız edicidir…Huzuru bozar…Gençler, rahat kıyafetleriyle birbirleriyle şakalaşırlar…Gülüşürler…Yaşlı insanlar da kısa adımlarla caddede yürürler…Onların tin tin halleri çok hoştur…Bir sahil kasabasını andırır 7. cadde…Denizi eksiktir sadece…Onu da hayal edebilirseniz ne âlâ…Mutluluğunuz kat be kat artar o zaman…Huzur dolar yüreğinize…


Geçen gün 7. caddeyi iç huzuruyla gezerken, tahta barikatlarla çevrilmiş, bir inşaat alanının önünde pejmürde kıyafetli, yüzü kirden ve güneşten simsiyah olmuş oldukça genç bir insan gördük…Boylu boyunca yatıyordu inşaatın önünde…Ürkerek bakıyordu insanlar ona…Hayvan olsa sevgi gösterecek, acıyacak ilgileneceklerdi; ama o başkaydı… Yaklaşmak istemiyordu onu görenler…Korkuyordu…Kimsesizdi o…İnsan olarak doğmuştu; ama şimdi başka bir gözle görülüyordu…Ondan oldukça uzak bir açıyla geçiyordu insanlar…Ağır bir kokusu vardı…Yakın çevresi etkileniyordu bu kokudan…Eşimin elini tuttum…Biraz bekle diye işaret ettim……Durdum, hareketlerini inceledim…Dondurmadan sonra içeriz diye bir küçük su almıştık, istedim onu eşimden…Sonra suyu uzattım onun ellerine…Aldı ve lıkır lıkır içti…Beni gören bir kişi daha yaklaştı usulca…5 TL. attı önüne…Onu da aldı…Herkes acıyan, korkan ve çekinen gözlerle bakıyordu…Sokakta yaşayan kimsesiz bu insan yardım edilmeyi bekliyordu…

Sosyal Hizmet Uzmanı Aziz Şeker, açıklamaları huzur kaçırıcı nitelikte…”Kimsesizler toplumsal bir kategori olarak sosyal-ekonomik durumları tamamen bilinmeyen sosyal gurupların başında gelmektedir…Sosyal devletin baş tacı, liberal devletin baş düşmanı, muhafazakar devletin yerine göre oy sayım zamanlarında temel sosyal reklam deposu; kimsesizler ordusu… Aynı zamanda bu bağımlı ordu ülkemizin de önemli toplumsal sorun alanlarından birisini meydana getirmektedir… Cumhuriyetin kurucusu her ne kadar, “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” dese de, yalnız hastane köşelerinde terk edilmiş veya hastane acillerine bir gece yarısı bırakılıp kaçılmış değil, bazen kırsal dünyada kimi ahır odalarında özel donanımlı bir hücreye hapsedilir gibi koruma altında tutulan insansız; “özürlü” yüzler olarak da görürüz onları… Çoğu, insan olmanın onurunu bir gün bile olsun yaşamadan ölür!...”
Ben kabullenemiyorum kimsesizliği…Onlar da insan…Yaşama hakkı en az bizim olduğu kadar onların da var…Sevgi istiyorlar…Sıcak bir yuva istiyorlar…Hakları değil mi bunları istemek?..Biz de olabilirdik onların yerine…Evsiz, barksız, kimsesiz kalabilirdik…İnsanca yaşama hakkından mahrum bırakılabilirdik…İster miydik sokakta yaşamak…İster miydik itilip kakılmak…İstemezdik elbette!..O halde anlamalıyız onları…Yardım elini uzatmalıyız…Elbette gücümüz oranında…Elbette olabildiğince…
Yalnızlık, bir şekilde giderilir; ama kimsesizlik tarif edilemez bir boşluktur…Düşünebiliyor musunuz kimsenizin olmadığını?..Çıldırır insan…Size destek verecek, arka çıkacak, moral verecek hiç kimsenin olmaması ne acıdır…Kimsesiz çocuklara, kimsesiz yaşlılara devlet mutlaka elini uzatmalıdır…Bir tek kimsesizimiz bile sokakta kalmamalıdır…Sosyal devlet olmanın gereğidir bu…Erdal Sezer’in “Kimsesizler” şiiriyle bitirelim sohbetimizi…

Sorma ismimi bilmiyorum…
Kaldırım derler,
Sokak çocuğu derler,
Hep ezerler…
Olmadı ne anam, ne de beni sevecek babam...
Karanlıktır tek dostum, kaçışımdır kendimden…
Bilmiyorum kimim! Neyim, neciyim…
Nereden geldim, nereye gidiyorum…
Hem sen kimsin, polis misin abi!
Ben bir şey yapmadım, ne olur götürme abi!
Yine dövmeyin beni! Yakmayın canımı…
Karnım aç abi…
Bir simit, bir kuru ekmek, ne olursa yerim abi...

Sevgiyle kalın!..

Asım ERDOĞAN