Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

16 Kasım 2025

HAYAT GEÇİYOR

Kasım 16, 2025 5
HAYAT GEÇİYOR

 

Gözlerimin önünden kayıp gidiyor
güneşin altın yansımaları,
bir kuş kanadının hafifliğiyle
dokunuyor zamana.
Çocukluğumun gülüşleri hâlâ
bahçelerde yankılanıyor,
ama sesler yavaşça soluyor
rüzgârın ardında.
Gençliğim, bir kır çiçeği gibi,
koparıldı ansızın,
kokusu avuçlarımda kaldı,
gözlerimde yarım bir masal gibi...
Şimdi her adımda hissediyorum,
bir gölge uzuyor akşamın içine,
ve ben biliyorum:
Hayat geçiyor,
bir nehrin usul akışıyla,
kalbime ince bir sızı bırakarak.
Ama yine de,
her sabah uyanırken
bir damla ışık düşüyor ruhuma—
belki de hayat,
geçerken bile güzel diye...


Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
Kasım 2025




13 Kasım 2025

HEP BİR EKSİK HEP BİR YARIM

Kasım 13, 2025 4
HEP BİR EKSİK HEP BİR YARIM


Ben bazen bir şarkı dinlerim, dalarım uzaklara.

Bazen bir film sahnesinde takılır kalır aklım, bazen de geçtiğim yollarda...

Geçmişi çizmem, çizemem asla,

Hatırı kalır anılarda,

Belki de varamadığım yarınlarda...

Hüzünlü bir melodi gibi söylenir dururum

Eskidendi çok eskiden

Şimdi değiştim neden diye sorma.

Gözlerimde eski sokaklar,
Adımlarımda unuttuğum şarkılar.
Bir tebessüm takılır dudağıma,
Çünkü hep bir eksik, hep bir yarım var.


Bir yağmur vurur camıma,

Yıkar gider her şeyi

Düşüncelerim silinir

Düşen yaprak misali...


Gözlerimde eski sokaklar,
Adımlarımda unuttuğum şarkılar.
Bir tebessüm takılır dudağıma,
Çünkü hep bir eksik, hep bir yarım var.


Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL

KASIM 2025

 

08 Kasım 2025

ON KASIM VE HİÇ BITMEYEN ÖZLEM

Kasım 08, 2025 8
ON KASIM VE HİÇ BITMEYEN ÖZLEM

 



Her yıl takvimler 10 Kasım'ı gösterdiğinde, saatler 09:05'i vurduğunda, yüreklerimizde derin bir sızı, boğazımızda düğümlenen bir hüzün belirir. O an, bir milletin umutla bağlandığı, varoluşunu borçlu olduğu ulu önderini kaybettiği o hazin an yeniden yaşanır. Sirenlerin sesi, sadece bir alarm değil, aynı zamanda o büyük boşluğun, dinmeyen özlemin ortak çığlığıdır.
​Sen bedenen aramızdan ayrılalı yıllar geçti Atam. Ancak bıraktığın miras, kurduğun Cumhuriyet, bize çizdiğin çağdaşlık yolu o kadar büyük ki, seni sadece bir tarih yaprağı olarak değil, yaşayan bir ruh, yolumuzu aydınlatan bir meşale olarak görüyoruz. Her 10 Kasım'da, gözlerimizden akan yaşlar, senin bize kattığın değerin, kurduğun bağımsızlığın ne kadar paha biçilmez olduğunun en saf ifadesidir.
​Bizler, senin "Bütün ümidim gençliktedir" dediğin o gençliğin bir parçası olarak, bu vatanı ve emanetini yaşatma azmiyle doluyuz. Hüzünlüyüz, evet, çünkü senin gibi bir dehayı kaybetmenin acısı hiçbir zaman tam olarak dinmeyecek. Ama aynı zamanda gururluyuz, senin evlatların olmaktan, senin izinden gitmekten.
​Her 10 Kasım, bir yas günü olmaktan çok, anlama, hatırlama ve geleceğe daha sıkı sarılma günüdür.

Ruhun şad olsun, Büyük Önder

Sana olan sevgimiz ve minnetimiz sonsuzdur.


Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL 

30 Ekim 2025

ZAMANIN ÖTESİNDE DOSTLUK

Ekim 30, 2025 5
ZAMANIN ÖTESİNDE DOSTLUK


"Bazı dostluklar kelimelerden değil, kalpten kurulur…"


Bazı dostluklar vardır, sessizce başlar. Büyük sözler, uzun tanışıklıklar gerekmez; bir bakış, bir kelime, belki de aynı anda aynı şeye gülmek yeterlidir. Hayatın telaşında, insan kalabalıkları arasında o sükûneti bulduğun biri olur. Ve anlarsın, bazı bağlar kelimelerden değil, kalpten kurulur.

Zaman geçer, herkes bir yerlere savrulur. Araya şehirler, işler, mevsimler girer. Ama bazı dostluklar, hiçbir mesafeden etkilenmez. Aylarca konuşmasan da, yeniden bir araya geldiğinde, sanki dün ayrılmışsınız gibi devam eder her şey. Çünkü dostluk, süreklilikte değil; samimiyette yaşar.

Gerçek dostlar, hayatın sessiz tanıkları gibidir. En parlak günlerinde alkış tutmakla yetinmezler; karanlıkta elini bulup sıkı sıkı tutarlar. Sana, “geçer” derler — çünkü bilirler, her şeyin geçeceğini ama senin o anki halinin gerçek olduğunu.

Dostluk, bazen bir fincan kahveye sığar, bazen bir sessizliğe. Her şeyin hızla tüketildiği bu çağda, dost kalabilmek neredeyse bir direniştir. Çünkü dostluk, zamana meydan okumaktır; çıkarın, menfaatin, unutuşun karşısında dimdik durmaktır.

Belki de dostluk dediğimiz şey, iki insanın birbirinde kendini bulma hâlidir. Aynı yaralardan geçmiş, benzer rüzgârlarda savrulmuş iki yürek... Birbirini yargılamadan, tam da olduğu gibi kabullenir. Ve o kabullenişin içinde huzur vardır.

Bugün, bir dostun sesini duymadıysan, ara. Bir fotoğrafa denk geldiysen, gülümse. Çünkü dostluk, hatırlamakla başlar — ve en çok, unutmadığında büyür.

Ve bazen, dostluklar da tıpkı mevsimler gibi değişir. Kimi dostluklar bahardır; kısa ama çiçek kokuludur. Kimi ise kışa benzer; soğuk görünür ama içinde en saf samimiyet gizlidir. Her dostluk, insana bir şey öğretir: kim olduğunu, neye inandığını, kiminle yan yana yürüyebildiğini.

Bazen de yollar ayrılır. Sessizce, suçlamadan, yalnızca hayatın akışına bırakarak… Önce mesajlar seyrekleşir, sonra kelimeler eksilir. Ama bir dostluğu güzelleştiren şey, hep sürmesi değil; yaşandığı zamanın içtenliğidir.
Birlikte gülmüş, birlikte susmuş olmanın bile bir anlamı vardır. Çünkü dostluk, geçmişiyle bile insana iyi gelir.

Gerçek dost, seni senden koruyandır bazen. Yanlış bir kararın eşiğindeyken sessizce durdurur, konuşmadan anlatır.
Ya da sen düştüğünde, el uzatmaz — yanında diz çöker sadece. Çünkü bilir, dostluk bazen “kurtarmak” değil, “orada olmak”tır.

Yıllar sonra bir yerde karşılaştığında, bir gülümseme yeter her şeyi anlatmaya.
O an anlarsın: dostluk, zamanın değil, kalbin hafızasındadır.
Ve ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş, o bağ hep bir yerlerde seninle yürür.

Belki de dostluk, insanın yeryüzündeki en sessiz sığınağıdır. Fırtınalar dinmese bile, bir dostun sesiyle yumuşar hayat.
Ve o ses, insana hatırlatır:
“Yalnız değilsin.”

Ve işte dostluk, bütün karmaşasının, sessizliğinin ve gülüşünün ardından, insanın kalbinde yumuşak bir ışık olarak kalır. Her bir hatırası, bir tebessüm, her sessizliği bir sıcaklık taşır. Belki her zaman yan yana olamazsınız, belki yıllar geçer ve yollar ayrı düşer… Ama bilirsin ki, gerçek dostluk hiçbir zaman kaybolmaz; sadece sessizce büyür, seni sen yapan anların içinde yaşar.


O yüzden bir dostuna “merhaba” demekten, eski bir mesajı açmaktan ya da yalnızca onu düşünmekten çekinme. Çünkü dostluk, hayatın karmaşasında küçük ama en değerli mucizelerden biridir. Ve her zaman, kalbin en güvenli köşesinde bir selam bekler.

Kalemimden dökülen dostluklara selamla…



Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL

EKİM 2025