MESNEVİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MESNEVİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster



Bir gün Yusuf Peygamber’i merhameti yüksek bir çocukluk arkadaşı ziyarete geldi. Yusuf’a kardeşlerinin yaptıklarını, onların kıskançlıklarını hatırlattı. Bunun üzerine Yusuf,

‘o kıskançlık bir zincirdi, biz ise aslandık. Zincire vurulmak aslanı utandırmaz’ dedi.

Dostu ona kuyudaki halini sordu. Yusuf,

‘Ay görünmez olduğunda nasıl olursa, ben de kuyuda öyledim. Ay görünmez olur, sonra tekrar çıkar gökyüzünde. Buğdayı toprağın altına atarlar, sonra onu başak olarak biçerler. Sonra değirmende öğütürler ama bu kez ekmek olur, cana can katar.’


Yusuf yaşadıklarını anlattıktan sonra dostuna dönüp,
‘Söyle, bana nasıl bir hediye getirdin? Dost ziyaretine eli boş gidilmez!’ diye sordu.
Allah mahşer günü kullarının ne hediye getirdiklerini bilmek ister. 'Yoksa buraya dönmeyi beklemiyor muydunuz?’ diye sorar.

Dostu dedi ki Yusuf’a,
‘Sana getirmek için düşündüklerimin hiç birisini sana layık bulmadım.
Senin güzelliğinin benzeri yoktur. O yüzden sana bir ayna getirip hediye etmeyi uygun buldum.’

Aynasını sundu. Varlığın aynası yokluktur.


Mevlana Mesnevisi’nden





“Dört Hintli bir camiye girdi, namaz için rüku ve secde ettiler.
Her biri bir niyetle tekbir alarak acizlik ve dert hâliyle namaza başladı.
Müezzin geldi.  Birinin ağzından
” Ey müezzin! Ezan okudun mu? Vakit var mı?” diye bir söz çıktı.

Diğer bir Hintli istekle
 “Hey! Konuştun ve namazın bozuldu” dedi.

Üçüncüsü, ikinciye
 “Ey amca! Onu n‑ç‑n kınıyorsun? Kendine söyle” dedi.

Dördüncüsü “Elhamdülillah; ben, o üçü gibi kuyuya düşmedim” dedi.

Neticede dördünün de namazı bozuldu; ayıp söyleyenler, yollarını daha çok kaybetti.
Kendi ayıbını gören cana ne mutlu! Ayıp söyleyen, ayıbı kendine satın alır...
Basında on yara varsa, merhemin‑ kendine kullanman gerekir...
Aynı ayıp sende yoksa em‑n olma; o ayıp sende de görülebilir...

Ey benim güzelim! Sakalın bitmemişse, çenesinde sakalı çıkmayan başkasını yerme.”