Ey gönül! Halinden anlamaz seven…Anlasaydı eğer gider miydi sevilen.Dünya değil ki ab-ı hayatAşk ki katre-i matemVaktidir şimdi gitmenin diyorsan bu alemdenSevmeler çalmadan kapımızı ey gönül, Gitmek için henüz çok erken !...
Vuruyorsa ayrılığın demi yüreğimizeAcıtıyorsa gönlümüzü her kimseBeddua edemem dilim dönse bile.Sen sen ol ki sevmediğin bir yüreğe, Misafir olarak girme ey gönül !...
Yolumuz birdir sevenle birlikte.Dilimiz tektir gönlümüze...
26 Mayıs 2012
Gün gelir de adını koyarım elbette bu yalnızlığın…Şimdi sessiz dalgalar halinde vuruyor kıyıya özlemin.Harf harf ezberlediğim bir isme aşık’sam ve,Sevdiğim kadar sevilmiyorsam ne çıkar !Ya hiç sevemeseydim bir yüreği…Güneş kimbilir kaç kez batacaktı henüz doğmadan…Sevdim,İyi ki de sevdim…Ya sevmeseydim seni…
Mehpare ÖĞÜT 201...
Bağırırlar şaire:"Bir de torna tezgâhı başında göreydik seni.Şiir de ne?Boş iş.Çalışmak, harcınız değil demek ki..."Doğrusubizler için deen yüce değerdir çalışmak.Ve kendimibir fabrika saymaktayım ben de.Ve eğerbacam yoksaİşim daha zor demektir bu.Bilirimhoşlanmazsınız boş lâftankütük yontarsınız kan ter içinde,Fakatbizim işimiz farklı mı sanırsınız bundan:Kütükten kafaları yontarız biz de.Ve hiç kuşkusuzsaygıdeğer bir iştir balık avlamakçekip çıkarmak...
Yağmurda yürüyor. Hiç acelesi yok.Islak parmaklıklar parlıyor. Gizli birkızıllıkla kararmış ağaçlar. Ağılınbir köşesinde eski bir otobüs tekerleği.Mavi ev alabildiğine daha mavi.Hiçlik böyle aydınlanıyor demek. Taşlardüşüyor.Eller kapanıyor. Boş bir dosyayüzerek yaklaşıyor nehirde. Ama senin adınbelki de dosyanın öbür yüzündedir.
Yannıs RITSO...
25 Mayıs 2012
…
Gözlerinden yıldızlar mı kaydıHaziran güneşiniMayıs’ta bırakırkenTutuyor musun ayrılığın yasınıYıldız fallarından çıkartGökyüzünün haritasınıAyakların yere bassınHep kendinde ol.
Yüreğinin atardamarıvarsınBir başka depremi tetiklesinSen kendine ceza yazmaAşkına kanıp daApansızBir rüyadan uyanıpHep kendin ol.
Ahmet CANBA...
23 Mayıs 2012
Bugünlerde kendimi farklı bir şekilde yalnız hissediyorum. Çok sevdiğim ailem, beni seven ve benim de sevdiğim arkadaşlarım, dostum diyebileceğim özel insanların yakınımda olmasına rağmen, benden sanki milyarlarca ışık yılı uzaktaymışçasına gibi olmalarını bazen çözemiyorum. Çünkü kimsenin ne düşündüğünü, ne hissettiğini asla ve asla bilemiyorum.
Bazen kendimi en kalabalık yerde bile o kadar yalnız hissediyorum ki, konuşulan herşey, kelimeler, gülüşler…...
21 Mayıs 2012
Aşka çok derin anlamlar yüklüyoruz hepimiz; olduğundan daha fazla, olabileceğinden daha yoğun…Beyaz atlı prens ya da olağanüstü güzellikte bir prenses gelecek ve bizi alıp uzak diyarlara götürecek ya da onu alıp uzak diyarlara gideceğiz sanıyoruz… Öyle inanıyoruz ki buna…Yaşadığımız ilişkinin tasarladığımız aşka hiç de benzemediğini gördüğümüzde afallıyoruz, tökezliyoruz hatta yıkılıyoruz…Dizilerdeki senaryo ile oluşturulmuş aşklara benzesin istiyoruz...
-Bu bir gelenekti,gelinlik kız kulağını kapıya dayar dinlerdi..genç kız kalbini kadere dayar beklerdi..
Kapının pervazına dokununca, sivrilmiş bir kıymık elini hafifçe çizdi. Bir kaç kandamlası birikti, karardı ama akmadı. Küçük bir “ah” dedi ve sonra yuttu bu “ah”ı.İçeride bir dünya kurulduğunu biliyordu ama ya bu dünya kalbinin enkazı üstüne kuruluyorsa? Gittikçe sıkıntı bastı.
Holde dolanıyor, biraz sonra bitecek bir mahpusluğun geçmek bilmeyen...
20 Mayıs 2012
Sevda-yı dildârdan gönül usandı / Güzelim cefadan niçin usanmaz / Demek ki üftadem odlara yandı / Hak'tan haya kılmaz kuldan utanmaz / Dertli_______________________________________
Yalnızca iyilik getirendir o; yalnızca sevgi biriktirendir... Kat kat şimdilik; dosya dosya güzelliktir hem... Elimizden tuttu mu bir kez yükseltir yükselttikçe kişiliğimizi de yüceltir yüceltilecek kadar... Haya hayatın güzelliği...
''El-haya ve'l-edeb!'' der eskiler;...
19 Mayıs 2012
Ey büyük Ata'm,
Türk gençliği olarak hürriyetin, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyetin ve İnkılâplarının yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde, her durumda, Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için; bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verir, kendimizi Büyük Türk Milletine adarız.
Türk Gençliğ...
Kurtuluşumuzun ilk adımı,19 Mayıs 1919’un 93.Yıldönümü tüm ulusumuza,özellikle gençliğimize kutlu olsun!
Ulusların geçmişinde,onların yazgısını değiştiren,yarınları aydınlatan,toplumu bütünüyle kavrayıp,yeni bir yapıya iten tarihler vardır...Bu tarihler geleceğin,bir büyük devrimin ilk adımı,başlangıcı olabilirlerse kutsallaşır, ölümsüzleşir...Başlangıçları unutulmaz yapan,başlangıçları yücelten,o başlangıçlardan doğan geleceğin aydınlığı,yaratıcılığı...
16 Mayıs 2012
Bütün kelimelerim, tüm söyleneceklerim ve söylenmemişlerim suskunluğa bürünüyor karşında. İstesem de konuşamıyorum seninle. Susmaktan başka da bir şey gelmiyor elimden. Susup gülümsemekten başka.. İçimde çığlığa dönüşmüşken söylenememişlerim, susturmak öylesine zor ki.. Bu sessizliğimde de anlar mısın beni yine?
Bugün yine geldim sana.. Yine konuşamadım. Oysa boğazımda düğümlenen ertelenmiş bütün sözcüklerim "keşke" lere sebep olacaklar, biliyorum....
Ömer Seyfettin’in “Kaşağı” adlı öyküsünü bilirsiniz…Bu öykü, iftiranın ne denli acı verdiğini öyle güzel aktarır ki bizlere… Etkilenir, içimizin burkulduğunu hissederiz… Kardeşine iftira atıp onun ölümünden sonra vicdan azabıyla yanıp tutuşan bir çocuğun dramı anlatılır bu öyküde… Ömer Seyfettin’in harika aktarımıyla alt üst olur insan…Sarsılır… Gözleri dolar “Kaşağı” yı okurken…Sesi titrer…Öğretmenlik yaptığım yıllarda bu öyküyü öğrencilerime de...
Şeyh Galib meşhur mesnevisinde 'Hüsn'ü bulmak için yollara düşen 'Aşk'ı mumdan bir gemiye bindirerek ateş denizinden geçirir.
"Mumdan bir gemiyle ateş denizini geçmek de ne ola ki?" diye yormayın zihninizi. Bu akılla kavranabilir bir keyfiyet değildir. Ve bu öyle bir manzaradır ki aklı gözünde olanlarda temaşa zevki dahi uyandırmaz.
Bu tür muammaların hakkından ancak gönül gelir. Öyle ya ateşi gülşene çevirmek için İbrahim İbrahim olmak içinse...
13 Mayıs 2012
Ne tek bir günle anlatılacak kadar ne de yaşadığım ömre sığacak kadar sıradansın… Seni ne bir şiir ile ne de seçtiğim süslü püslü kelimelerden kurduğum cümlelere sığdırıp anlatmam mümkün olur… Seni ancak yaşamak gerek, senin bize verdiğin emeği anlamak adına. Günümün 24 saatini değil versem, şu ömrümü yoluna sersem yetmez senin uğruna. Kısacası ne şiirlere sığarsın ne de kitaplarda anlatıldığın kadarsın. Saçında ki her bir beyaz telin hesabını, yüzünde...
12 Mayıs 2012
Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış... Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca,...
06 Mayıs 2012
Yaşama hep olumsuz bakanlar vardır bilirsiniz…Karamsar ruh yapılarıyla etrafı da kendilerini de huzursuz ederler… Yapabilirim demek yerine yapamam, derler hep…Geleceğe dair tüm umutlarını yitirdikleri için sorunlarla mücadele etme güçleri de yoktur, onların…Çabuk yıkılırlar direnç gösteremedikleri için…Üstelik bu yıkılmalar, onları daha da karamsar hale getirir, zaman içinde…Mütemadiyen,sızlanır dururlar…”İşte görüyorsunuz, benim hiçbir işim olumlu...