On
üç yaşındaydım. Ortaokula gidiyordum. Babam öleli iki yıl
olmuştu. Yoksul düşmüştük. Annem terzilik yapıyordu, zar zor
geçiniyorduk. Büyük bir evin iki odasında oturuyorduk.
Kitaplarımın çoğu noksandı, okul çantam bile yoktu..
Bayram
geldi. Annem ne yaptı etti, bana bir ayakkabı aldı. Bir pantolonla
bir gömlek dikti. Sabah erkenden kalkıp giyindim. Bir gün önceden
sözleşmiştik, iki arkadaşım beni evden alacaklar, birlikte
bayram yerine gidecektik....
TÜRK YAZARLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜRK YAZARLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20 Haziran 2023
27 Ekim 2019
Bugün taze bir kahve kokusunda, Andım seni huzûrla.. Sûretin düştü inci misali gönül deryama.. İçimden andım adını, Kimseler duymadı, Hissetmedi içimdeki seni.. Yüzüme düşen küçük bir tebessüm gibi, ısıttın kalbimi upuzaklardan.. Haberin olmadı, Belki de hiç olmayacak.. Sessiz, Sakin, Tanımsız, Keşifsiz, Seveceğim seni zarifçe... Özleyeceğim ama bilmeyeceksin... Hayâllerimin baş kahramanı olacaksın, Ama hissetmeyeceksin.. İçten içe, Gönlümde, Aklımda,...
20 Haziran 2018
“Sordukları zaman, bana ne iş
yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne
olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl
memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. Ve hepsine haykırmak istiyorum.
Onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut,
ne sizin medeni durum dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya
da sayılmak benim gerçeğim...
21 Haziran 2017
“Bu yol nereye gider?” diye sordu kendine.“Nereye gider bu yol?” İnsan, ancak adresi olmayan bir yolcuyu uğurladığında yolların bilinmezliğini keşfediyordu. Giden, bir tek yola gidiyor, Kalan, sayısız pek çok yolun sır dolu düğümlerini çözmeye mahkum oluyordu.Ali Ayçil / Sur Kenti Hikayele...
28 Şubat 2015
Dün sanki içime doğmuş gibi,
gideceğini hissetmiş gibi şu dizeleri paylaşmıştım face
sayfamda...
“O güzel insanlar, o güzel atlara
binip çekip gittiler..Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık”
Yaşar KEMAL
Ve paylaştıktan sonra da bir müddet daha düşünüp bu dizeler üzerinde ne kadar da büyük anlam ifade ettiğine bir kez daha karar
verdim. Yaşanılan onca şeyi de düşünerekten... Ve şimdi o güzel
insan, o koca çınar, babasının kendisi için...
20 Haziran 2014
Gönlümüzün
güzelliği sevgi ise, beynimizin güzelliği de düşünebilme
yeteneğimizdir. O yeteneği her an, her dakika kullanalım.
Unutmayalım ki düşünen insan, özgür insandır.
Kişi
düşünebiliyorsa pek çok sorununu çözümleyecek, pek çok şeyi
bilecektir. Herkesi dinleyin. Annenizi, babanızı, arkadaşlarınızı
dinleyin. Sonra da düşünün ve sorular sorun... Neden? Nasıl?
Nerede?
Sonra da oturup kararlarınızı kendiniz alın.
Kararları yalnız aldığınız...
12 Haziran 2014
Severim gerçekçi
edebiyatı. Bu yaşa değin en çok onun ürünlerini, o yolda
yazılmış hikayeleri, romanları, hep o çığırı öven
denemeleri, eleştirmeleri okudum. Bir hikayede, bir romanda
anlatılanların, gerçekte olanlara benzememesi, çok kimseler gibi
benim için de büyük bir suçtur. Peri masallarından, dev
masallarından çocukluğumda bile pek hoşlanmadım. Olmayacak
şeyler, benzerleri görülmeyecek insanlar anlatan hikayeler
arasında beğendiklerim...
30 Mayıs 2014
Pebble Art of NS by Sharon Nowlan
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde
Fakat
her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim.
Sen bana dünyada başka
bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu
öğrettin."
- Sabahattin Ali -
...
21 Mart 2014
Pardösüsünün
kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında
soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı.
-
Üşüdün, dedim.
Kaşını
kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü
avuçlarıma alıp oğaladım.
-
Neden böyle oldun, dedim.
Güldü.
Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
salladı.
-
Olurum bazı bazı böyle, dedi.- Bir yere girelim, dedim.-
Girelim, dedi. Girelim ama içmeyelim artık.- İçelim, dedim.-
Öleceksin...
16 Şubat 2014
Beyazın
ve bilinçaltının kentidir Lizbon. Buna sessizliği de eklemeli.
Hem beyaz sözcüğü sessizlikle örtüşür. Beyaz gibi ilkin bu
sessizlik vurur. Lizbon’da çok eskiden tanıdığınız biriyle
karşılaşacakmışsınız gibi dolaşılır. Kentin kendisi de
ulaşılması olanaksız bir sevgili gibidir: Önümüzden geçer,
arkasından izlemeye kalktığınızda yiter. Pek az kent duyurur
bunu. Bir sanrı görmüşsünüzdür sanki. Her şey bir şiirden
düşmüş gibidir. Her şey...
20 Aralık 2013
Ankara'dan ayrılırken yanımdaki koltuk hala boştu. Doğrusu bu durumun
hoşuma gitmediğini söylemeyeceğim. Siz de hak verirsiniz ki tanımadığınız
biriyle yanyana oturarak saatlerce yolculuk yapmak pek de hoş bir durum
değildir. Ancak keyfim uzun sürmedi. Otobüsümüz Gölbaşı'na gelince durdu.
Bizim boş koltuğun sahibi de ortaya çıkıverdi. Oldukça yaşlı biriydi. Otobüse
binerken gençten bir adam ona yardım ediyordu. Koridorda ilerleyerek bana
yaklaştı....
01 Ağustos 2013
Sana kırgın olmak isterdim zaman zaman... Sana kırgın olmayı
hakedecek kadar hukukum olmasını yani üstünde!
Ve; “Unuttuğumu zannetme” diyemeyeceğin mesafelerde olmak
isterdim sana...
......Yani; beni “unutma ihtimalinin” bile olamayacağı
mesafelerde!
Bilirim, seversin beni.
“Bilirim” sadece, çünkü öyle söylersin!..
Ama soluyamam... Ama dokunamam... Ama yaşayamam...
Bilirim, seversin beni;
Odandaki lambanın açma anahtarına iliştirdiğin...