SEVMEK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SEVMEK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
24 Kasım 2021
11 Aralık 2019
-Beni bekleyecek misin diye sordu adam…
-Geleceksen beklerim diye yanıtladı kadın.
-Gelmem uzun sürebilir ama.
-Eğer gerçekten geleceksen zamanın önemi yok diye yanıtladı kadın.
-Ya beklerken karşına başka biri çıkarsa,
-Başkası olmayacak, benim için bir tek sen varsın,
-Ya seni benden çok severse…dedi adam.
-Olabilir ama ben seni seviyor olacağım dedi kadın.
-Ya hiç gelemezsem
-Yine de bekleyeceğim seni.
-Ama beklerken çok uzun yıllar geçebilir
-Olsun, ben yine de bekleyeceğim…
-Beni gerçekten bu kadar çok mu seviyorsun ! diye sordu adam.
-Ben seni ömrümü feda edecek ve bir ömür boyu beklemeyi göze alacak kadar seviyorum dedi kadın…
-Adam kadının ellerinden tuttu, başını göğsüne sıkı sıkı bastırdı. Alnına bir buse kondurdu ve gözlerinin içine uzun uzun bakarak…
-Merak etme. “Mutlaka Döneceğim !”
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
Bir Kadın ve Bir Adam
Bir Kadın ve Bir Adam
Aralık
01 Şubat 2019
17 Ağustos 2018
İnceden inceye içime işlenen
Nakış nakış dokunuyorsa sevdan yüreğime
Bil ki beklenensin gönlüme giren
Gönlümde yer edinen
En güzel duamsın sevginle
Çaresiz kalınan gecelerde
Kaçışlarımın diğer yanı
Söylediğim şarkıların en güzel nakaratı
İçtiğim su kadar aziz
Bastığım toprak kadar kutsal
Gökyüzü kadar derin
Yeryüzü kadar güzel
Söylediğim şarkılarda
Hüznümün diğer adı
Mutluluğum
Eksik yanım
Kalp hırsızım
Ve daha binlerce kelimeye sığdırmaya çalıştığım
Gideni aratmayan sevdam
Kollarında kaybolduğum
Sarıldığımda her şeyi unuttuğum
Biriciğim, özüm, sözüm, iki gözüm
Ömrümün kalan yüzü
Birlikte daha nice yıllara…
Seni Seviyorum…
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
15 Ağustos 2018
28 Şubat 2018
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde.
Bedri Rahmi EYUBOĞLU
25 Ocak 2018
Her yalnızlığın bir sonu vardı mutlaka…
Yalnızlık bir tek Allah’a mahsustu.
Ve her aşkın
Bir bekleyeni, bir geleni.
Her gecenin eriştiği gündüz misali…
Baktığım her
yerde adı olmayan bir sevgilim vardı benim
Bir gün bir
yerlerden çıkıp gelecek diye beklediğim.
Hiç tükenmedi
ümitlerim
Hiç
vazgeçmedi sevmekten yüreğim.
Hiç ama hiç
değişmedi aşka olan hürmetim.
Ve bir gün…
Geldi işte o
beklenen
Ardından
hayatım değişti, “SEN”lendi..
Bir sıcaklık
basmıştı ansızın yüreğimi…
Kış’tı
geldiğinde; yüreğimde ise bahardan bir mevsim
Ve ilk
gözlerimiz değdi
Sonra
ellerimiz
Ve sonrası..
Sonrası aşk,
sonrası sevgi, sonrası en nihayetinde biz…
Biz olduk, bir olduk, birbirimizin olduk….
Şenlendi
yüreklerimiz.
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
'OCAK 2018
11 Aralık 2017
Bir sen gelirsin aklıma…
Aklım
başımda,,
Bir de yazdıklarım
Silmeden
okuduklarım
Kaç heceyi ulaştırmaya çalışmıştım oysa
Yarınlarıma
ışık olsun diye
Nice cümleler kurmuştum uğruna
Belki
de okumadığım kadar şiir yazdım sana
Varsın olsun iyi olmuş okumadığında
Çünkü
her acının bir de sevinci varmış bu dünyada
Her yokluğun bir de varlığı
Her sevenin
bir de sevileni
Ve ben şimdi daha çok seviyorum
Senden
sonrasını bil ki…
Yüzümde açan güller misali
Avucumun
içinde saklayıp koklayarak
Saklıyorum yüreğimdekileri mahşere dek…
Soracak,
sorulacak çok hesap birikti defterimde
Katıp da gündüzleri geceye
Sıraya
koyacağım hepsini de
Ellerimden ellerine bir de yüreğine
Soracağım
sana tüm ettiklerini de
Üzüldüğümü sanmayasın ki
Varlıklarım
var şu an yüreğimde
Senden kıymetli hem de
Senden
daha üstün hem de
Sözlerim var bil ki sana söylenmişlerden daha güzel
Sevenim
var yüreğiyle
Seviyorum en kıymetlisini yüreğimle…
Geçti gitti,,, Geçti gitti çoktan... Geçmiş olsun sana da...
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
04 Aralık 2017
Bilseydin nasıl da sevdiğimi…
Gözlerin için ölebileceğimi
Yeri göğü yıkıp da
Sensiz bir yere gitmeyeceğimi…
Dursun
istiyorum zaman
Sadece
sen ve benle dönsün dünya
Çılgınlık
bu değil mi
Varsın
olsun…
Seviyorum
işte
Aşk
bunun adı…
Gökyüzünden
kalbime inen
Senelerdir
beklediğim
Ve sonunda
gelen
En sevdiğim
Beklediğim
Özlediğim
Her şeyim
Biriciğim,
Ve daha
nicesini barındıran
Seviyorum
seni…
"Eşime"
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
@ ARALIK 2017
08 Ağustos 2017
04 Ağustos 2017
İnsanın içindeki yalnızlığını
başka birinin yalnızlığı ile paylaşmak istemesi kadar doğal ne olabilirdi ki !
Gördüğüm gördüğün olsun, dokunduğum dokunduğun ve öptüğün dudaklarım. Bir tek,
bir tek kalbim var sana verebileceğim. Bir de tutman için sana doğru uzanan
ellerim.
Geç kalınmış bir birliktelik
belki de bizimkisi. Yıllar içerisinde acıları yoğurduğumuz, hüzünlerde
boğulduğumuz, mutluluğun adını bile unuttuğumuz. Unuttuğumuz diyorum, sahi biz en son ne zaman mutlu olmuştuk. Ne zaman ağız dolusu gülmüş ve ne zaman bir “ohh”
çekmiştik. Çok gerilerde kalmıştı
muhtemelen ve o gün bugün değin yalnızlığımızla birleştirip ruhumuzu, amaçsızca
dolaşıp durmadık mı yeryüzünde.
Hep bir arayış içerisinde, hep
bir sorgulayışın peşindeydik bunca zamandır. Peki ne geçti elimize. Koca bir
hiç değil mi! Oysa, onca arayış içerisinde beklentilerimizi karşılayacak bir
şeyler olmalıydı bu hayatta! Olmalıydı ama olmadı. Üzüldük, kahrolduk ya
sonra, ne geçti elimize! Hiçbir şey.
Demek ki bunca üzülmeye, bunca düşünmeye
değmezmiş yaşadıklarımız. Olsun varsın. Bunların hepsi de bizim için bir
deneyimdi. Deneyim olmadan yaşamı öğrenmek ise mümkün değildi. Çünkü yaşam deneyimler
sonucu oluşuyordu ve her deneyim, kişiliğimizi geliştirmek ve ruhumuzu
yüceltmek adına önemliydi, gerekliydi… Ve işte şimdi, tam da olmak istediğimiz
gibi, ait olduğumuz yerdeyiz.
Sen Ben’de Ben Sen’deyim… Var
mı ötesi…
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
2017 “Sana Dair Karalamalarım”
29 Mayıs 2017
Karanlıktı her yer…
Yer-Gök delinmişçesine
Düşüyordu gökten yağmurlar
Islandım…
Sırılsıklamım şimdi
Görmek için güneşi
Islanmak gerekiyor demek ki
Düştüm yine yollara
Bir şarkı var dilimde
Söyleme bana hiçbir şey
Sadece sev, yeter ki…
Bahar düştü gözlerime
Cemreler çoktan düştü yerlerine
Sen de düştün kalbime
Gözlerini sevdiğim sevgilim
Baharlar getirdin yüreğime
Aydınlattın düşlerimi
Şimdi el ele
Yürümek zamanı
Varmak için gideceğimiz yere
Sımsıkı tut, bırakma beni…
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
2017
06 Nisan 2017
Sevmek diyorum…
Gerçek sevgiyi tatmayanlar adına yorucu bir yolculuk…
Kalpsiz yüreklerde yerleşmeye çalışmak
Kiralık evlerde konaklamak gibi bir şey …
Mutlu mutsuz, bir
barışık bir dolaşık
Ayağımıza takılan taşlar gibi
Kördüğüm ve biraz da sırnaşık…
Yorgun bedenlerde aramak nafile aşkı
Kırık dökük gönüllere girmek zor
Bir adı yalan olmuş bir adı huysuz
Aşk diyorum efendim aşk
Kim kaybetmiş ki biz bulmuşuz…
Dünya bir han bizler yolcu
Geçip gidiyor koca bir ömür; hiçlik yolunda yolcu
Akla zarar her şey kalbi kör eden
Her ne varsa bu dünyada Yaradan’dan ötürü
Unuttuk bir damladan var olduğumuzu….
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
Şubat Seyirmeleri
29 Ocak 2016
Ayrılık ne biliyor musun?
...Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Saçına rüzgâr, sesine ışık düşürememek kimsenin.
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya.
İki adımdan biri insanın, sevincin kundakçısı,
hüznün arması ayrılık.
O küçük ölüm!
Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.
Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken,
“bulmacanın beş harfli yemek sorusuna” yanıt aramanla halkalanmış,
“Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı”
türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip,
“bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? ”
diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan.
Şimdi anlıyor musun gidişinin neden ayrılık olmadığını,
bir yaprağın düşmesi kadar ancak, acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını, kar yağdırmadığını yaz ortasında....
Ne mi yapacağım bundan sonra?
Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce.
Şiir yazmayacağım bir süre,
Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye.
Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim.
Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Falcı kadınlara inanmayacağım artık.
Trafik polislerine adres sormayacağım,
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye....
Ne yapacağımı sanıyorsun ki?
Tenin tenime bu kadar sinmişken,
ömrüm azala azala önümden akarken,
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime,
bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
Şükrü ERBAŞ
08 Ocak 2016
07 Haziran 2015
Bir kadın seni seviyorsa sana aittir.
Mutlaka bir fotoğrafın vardır bir yerinde odasının... onu kaldırtma!
Bir kadın seni seviyorsa uyumadan önce dua ediyordur... senin adınla başlayan dualar... ve biten senin adınla... onu susturma!
Bir kadın seni seviyorsa sana zarar veremez... yalnız genç adam, kadınlar vazgeçtikleri adamlara da acımayı beceremez bu da kalsın aklında..
Bir kadın seni seviyorsa koklayarak öper seni,
Seni seven bir kadın, sevdiği kadar sarılabilirse kemiklerin kırılır.
Ve bir kadın seni seviyorsa sen ne kadar güçlüysen o kadar güçlü hisseder kendini, onu yanıltma.
İlk darbede yere çakılma oğlum,
İlk imtihanda sınıfta kalma!
Ve asla,
Ama asla!
Araya umutsuzluğu sokma.
Orasıdır kadının şah damarı, umudu...
Kesildiği an, vazgeçer kadın.
Sevmekten,
Beklemekten,
Özlemekten,
Hatta dua etmekten...
Can havliyle, kaçar.
Yakalayamazsın.
Artık o kadını üstüne alınamazsın.
Sahip çıkamadığın kadına hesap da soramazsın.
Kadınları bomba gibi düşün genç adam... yanlış kabloyu kesersen onunla birlikte sen de patlarsın.
Bak oğlum!
Bu hayatta her şeyi alırsın, yalnız seni seven kadının yoktur fiyatı.
Seni her şeye rağmen sevebilen kadını satın alamazsın,
Cüzdanın kilo kaybettikçe, sevgileri eksilen sevgililerin olur en fazla...
Falan filan sonra,
Bilirsin ya...
Sen sen ol, o kadını satma!
Bir kadın seni seviyorsa kavga eder.
Hem birazdan boğazına yapışacak sanırsın, hem görürsün gözlerindeki korkuyu.
Kadınlar susmaz genç adam, susmuş kadın gitmiş kadındır.
Susmuş bir kadın için bitmiş bir adamsındır.
Bu kadınların değişmez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez olan maddelerinden biridir.
Kadın olmanın kuralıdır..
Bir şey daha vardır ki,
Kuştur kadın,
Ve bir gökyüzü vardır her kadının.
Öyle bir havan olmalı ki adamım,
Senden göçmediği için, onu dondurmamalısın.
Bunu, bir zamanlar seni gökyüzü ilan etmiş kadının, başka bir gökyüzünde kahkaha atışını duyunca anlarsın..
Nejat UYGUR
13 Nisan 2015
Bazen birileri hayatınıza girer ve onların orada olmalarının, sizin bazı amaçlarınıza hizmet etmeleri, size ders vermeleri veya kim olduğunuz ya da kim olmak istediğiniz konusunda size yardım etmeleri demek olduğunu kesinlikle bilirsiniz.
Bu kişilerin kim olabileceklerini asla bilemezsiniz, bir oda arkadaşı, bir profesör, bir arkadaş, bir sevgili ya da tamamen yabancı biri ama gözleriniz onlarla kilitlendiğinde, işte o an hayatınızı çok derin bir şekilde etkileyeceklerini bilirsiniz.
Bazen, başınıza gelen şeyler ilk başta korkunç, acı verici ve adaletsizce görünebilir ama sonraları aksine o engelleri aşmadan potansiyelinizin, gücünüzün, iradenizin ve yüreğinizin asla farkına varamayacağınızı anlarsınız.
Hastalık, yaralanma, aşk, gerçek mükemmelliğin kayıp anları ve aptallıklar, hepsi sizin ruhunuzun sınırlarını test etmek için vardır. Bu küçük testler olmaksızın, her ne olursa olsunlar, hayat hiçbir yere varamayan, pürüzsüzce asfaltlanmış düz, yavan bir yol gibi olurdu. Güvenli ve rahat; ama aptalca ve tamamen anlamsız.
Tanıştığınız, hayatınızı etkileyen insanlar, tecrübe ettiğiniz başarı ve çöküşler, kim olduğunuzu ve kim olacağınızı bulmanıza yardımcı olurlar. Kötü tecrübelerden bile bir şeyler öğrenilebilir. Aslında, bazen onlar en önemlileridir.
Eğer birileri sizi severse, karşılığında onlara hangi şekilde yapabiliyorsanız sevgi verin, sadece sizi sevdikleri için değil aynı zamanda size sevmeyi ve kalbinizi ve gözünüzü nasıl açabileceğinizi öğrettikleri için. Eğer birileri sizi incitirse, aldatırsa ya da kalbinizi kırarsa, onları affedin, size, güveni ve kalbinizi kimlere açacağınıza dikkat etmenin önemini öğrettikleri için.
Eğer birileri sizi severse, karşılığında onlara hangi şekilde yapabiliyorsanız sevgi verin, sadece sizi sevdikleri için değil aynı zamanda size sevmeyi ve kalbinizi ve gözünüzü nasıl açabileceğinizi öğrettikleri için. Eğer birileri sizi incitirse, aldatırsa ya da kalbinizi kırarsa, onları affedin, size, güveni ve kalbinizi kimlere açacağınıza dikkat etmenin önemini öğrettikleri için.
Her gününüzü önemseyin. Her anın değerini bilin ve onu bir daha asla yaşayamayacağınız için o anlardan alabileceğiniz her şeyi alın. Daha önce hiç konuşmadığınız insanlarla konuşun ve onların söylediklerini dinleyin!
Aşık olmanıza izin verin, kendinizi serbest bırakın ve görüşlerinizi yükseltin. Başınızı dik tutun; çünkü her türlü hakka sahipsiniz. Kendinize önemli bir kişi olduğunuzu söyleyin ve kendinize inanın; çünkü eğer siz kendinize inanmazsanız başkalarının size inanması güç olacaktır. Hayatınızda istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Kendi hayatınızı yaratın ve daha sonra dışarı çıkıp hiç pişmanlık duymadan yaşayın! Ve eğer birilerini severseniz bunu onlara söyleyin; çünkü yarının neler sakladığını asla bilemezsiniz.
Yaşadığınız her günden hayata dair bir ders alın! Bugün; dün için endişelendiğiniz yarındır. Buna değer miydi?
Yaşadığınız her günden hayata dair bir ders alın! Bugün; dün için endişelendiğiniz yarındır. Buna değer miydi?
Sharon Zeff
03 Nisan 2015
Başarısızlık korkusunu herkes bilir. Ama insanlara ‘başarı korkun var mı?’ diye sorulduğunda tepki gösterirler: ‘Kim başarılı olmak istemez ki?’
Oscar Wilde’ın dediği gibi dünyada iki trajedi vardır: istediğiniz şeyi elde edememek ve istediğiniz şeyi elde etmek.
Yirmi üç yaşındaki delikanlı zekası ve yaratıcılığı sayesinde şirkette yaşının çok ötesinde bir konuma sahipti. Henüz diploması olmamasına rağmen, birçok diplomalının üzerinde ‘müdür’ pozisyonundaydı. Başka bir şirketten daha iyi koşullarda iş teklifi aldığının haftası işten kovuldu. Bu kovulma, yeni işindeki konumunu da etkiledi.
Genç adam başarıdan korkuyordu.
Başarılı olursa, hep başarılı olmak zorunda kalacaktı. Daha alt konuma düşemezdi.
Başarılı olursa, onu kötü koşullarda yetiştirmiş olan anne babası, hiç hak etmedikleri halde onunla iftihar edeceklerdi.
Başarılı olursa, herkes ondan bir şeyler talep edecekti.
Başarılı olursa, sevgilisinin onu kendisi için sevip sevmediğini asla anlayamayacaktı.
Genç adam, kendi kendini sabote etmişti. Ve neden işten son anda kovulduğunu bir türlü anlayamıyordu. Ona göre insanlar onu kıskanıyordu. Kız arkadaşı da onu kısa zamanda terk edecekti. Kadınlar ne de bencildi.
Ama işi kaybetmenin iyi bir yanı vardı. Artık ailesi ve kardeşi ondan borç para isteyemeyecekti. Kazancına göre ödediği vergi de yüksek olmayacaktı. Kızlar ona kendisi için yaklaşacaktı, geliri ya da konumu için değil.
Genç adam başarıdan korkuyordu. Ona göre serüven, yükselmek için dağa tırmanmaktı. Doruğa geldiğinde ise kendisini sabote ederek aşağıya düşmek istiyordu. Çünkü dorukta kalmaya kendini layık görmüyordu.
Genç kadın, üniversiteyi iyi dereceyle bitirmişti. Hemen diplomasına ve arzusuna uygun bir işi oldu. İki buçuk sene gibi kısa bir zamanda ‘müdür yardımcısı’ konumuna gelmişti. Ve aynı şirkette daha alt pozisyonda olan ama gelecek vaat eden bir adama aşık olmuştu.
Genç adam, ona pozisyonundan dolayı ilgi göstermiyordu. Çünkü bir kadın tarafından ezilmek istemiyordu. Genç kadın sevgilisiyle evlenebilmek için işinden ayrıldı. O, kadınların evlenebilmek için aptal görünmeleri gerektiğine inanıyordu. Zaten üniversiteye de ailesine uygun bir koca bulmak için gitmişti. Sevgi, konumdan daha önemli değil miydi?
Bilinçsizce başarı şanslarımızı nasıl sabote ediyoruz?
Sevgide, işte, sosyal yaşamda doyumlarımızdan nasıl vazgeçiyoruz? Çocukluk deneyimlerimiz, başarıyı nasıl da kendimizden uzaklaştırıyor?
Başarı; layık olma, değerli olma duygusunu harekete geçirir. Eğer çocukluğumuzda sevilmeye ve değerli görülmeye layık bir insan olmadığımızı hissetmişsek bu, daha sonra kocaman engeller olarak karşımıza çıkar.
Başarımızı, geç kalmakla sabote ederiz.
Başarımızı, mükemmeliyetçi olmakla sabote ederiz.
Başarımızı, yaşamı ertelemekle sabote ederiz.
Başarımızı, yakınlaşmaktan korkmakla ‘seni seviyorum’ diyememekle sabote ederiz.
Başarısızlık korkusunu herkes bilir. Başarı korkusunu ise herkes itiraf edemez.
Korkular aşılabilir: Onlarla yüzleşerek, onları kucaklayarak ve onları özgür bırakarak.
Engelleri yaratan biziz. Yıkan da! Yıkılan binaların yerine ne de güzel binalar inşa edilebilir! Yaşamlar da öyle. Eğer korku olmazsa.
Sevgiyle başarılı olun
Kaynak:
Yaşam Cesurları Sever & Nil Gün
11 Mart 2015
08 Ocak 2015
Bir insanı sevmekle bitmiyordu her
şey...Onun yanında olmak, elinden tutmak, saatler boyunca gözlerine
bakmak... Kokusunu içine içine çekmek, sarılıp uyumak, bir film
koyup seyretmek ya da hiçbir şey yapmadan sessizce birbirini
seyretmek.
Bir gün öyle biri gelir ve girer ki
hayatınıza, unutturur kendisinden öncekileri. Yaşadığınızı
anlamaya başlarsınız onunla. Sevginin ne demek olduğunu
tattırıverir bir anda. Onunla olacağınız saatleri iple çeker,
yelkovanın akreple yarıştığı gibi yarışırsınız zamanla. En
kötü, en mutsuz, en berbat halinizi bile görmesine izin verir,
onun tek bir dokunuşuyla, tek bir sözüyle unutursunuz her şeyi.
Seviyorsunuzdur ve seviliyorsunuzdur. Var mıdır bundan daha
ötesi...
Yaşınız kaç olursa olsun, hayaller
kurarsızın onunlayken de onsuzken de...
Birlikte yapabileceklerinizden,
birlikte yapmak istediklerinizden konuşursunuz saatlerce...
Resmini çizersiniz olmayan kağıtlara
hayali kalemlerle...
Güneşin doğuşu kadar gerçek, Ay'ın
ışığı kadar beyaz...
Olmasa da olur dersiniz güler
geçersiniz
Olmasa da olur birlikteyiz ya deriz...
Sonsuz hayalleriniz olsun varsın
Varsın gerçekleşmesin hiçbiri de
Ne kadar önemli olabilir ki bizden
daha çok
Önemli olan değil mi ki aynı hayalin
içinde olabilmek
Bir sabah pencereyi açtığınızda
içeri giren kış soğuğuna rağmen
Varsa eğer yanıbaşınızda sizi
ısıtan ve yatağınızı sıcak tutan
Size sarılıp içine sokan
Gözleriyle gözlerinizi delip de geçen
Ellerinizi tuttuğunda güven veren
Korkmayın o zaman yaşamaktan ve
sevmekten yana...
Sarılın ona...
Sarılın ve bırakmayın asla...
Ve farkına varın sizi gerçekten
sevenin
Kıyaslayın öncekilerle anlayın
değerini
Kim ne derse desin umursamayın
Sevin alabildiğinizce...
Sevin içinizden geldiğince...
Yollarda şarkılar söyleyin
isterseniz
Hatta dans bile edebilirsiniz.
Yeter ki içten olun ve içten sevin
siz de...
İşte o zaman anlayacaksınız ki
seviliyorsunuz siz de....
Sevin kardeşim sevin...Sevilmek
istediğiniz gibi hem de....
Mehpare ÖĞÜT